Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

564 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
İsa'nın Ayak Sesleri
Kitap hakkında bilgi içerir. Serinin önceki kitapları hakkındaki incelemelerim: #1 #46418511 #2 #46590722 #3 #46714199 Serinin dördüncü kitabında Helenistik Dönem Felsefe ele alınmıştır. Bu dönemde felsefeyi etkileyen sosyal ve siyasi etmelerin başında Büyük İskender'in Yunan site devletlerine son verip, bu site devletlerini merkezi otoriyete bağlamasi gelmektedir. Bunun Yunan felsefesine derinden etkisi olacaktır. Çünkü bu zamana kadar Sofistlerden itibaren felsefenin ibresi insana ve insana dair her şeye dönmüş, özellikle Platon ve Aristo ideal devletin nasıl olması gerektiği hakkında ünlü fikirlerini ortaya koymuşlardir. Sadece onlar değil, Yunan dünyasında Filozoflar için ahlak ile politika iç içedir. Şimdi bize bu iki kavram çok ayrı gelse de Yunanlılar için bunlar birbirleri için olan kavramlar gibidir. Dolayısıyla her Yunan filozofunun siyasi yapı hakkında fikri olmuş. Site devleti yapısında herkesin politikayla iç içe olmasının etkisiyle gelişen bu atmosferden, artık insanların birey olarak politikadan uzaklastiklari merkezi yönetim atmosferine geçişleri ile filozoflarin ilgisi de daha çok insanın pratik hayatına ilişkin konulara -politikayı dışarda bırakarak- kaymıştır. Diğer bir özelliği de Platon- Aristo sistemlerinde temel teorik, entekektuel bilgi ve bilim iken; Helenistik dönemde az önce de dediğim üzere pratik, insanın pratikteki sorunlarıdir. Bu dönem üç okul ön plana çıkıyor. Bunlar: - Epikuros ve Epikurosculuk - Stoacilik - Septikler Epikuros ve Epikuroscular Epikuros'un okulu Platon'un Akademi'si veya Aristo'nun Lise'si gibi bir sistemli bir eğitimin olduğu bir yapıda değildir. Daha çok aynı hayat tarzını paylaşan, aynı görüşleri paylaşan dostlar topluluğudur. Ustada yakınlık ön plandadir. Haklarında gerek Stoacilarin gerek sonradan Hristiyanlarin nefrete giden söylemleri (domuz sürüsu vb) vardır. Bunda temel etken insanın mutluluğunun 'haz'da olduğunu soylemeleridir ve 'Bahçe'lerinde bu temelde hayat yaşamalarıdir. Haklarında türlü iddialar olsa da ne kadarı doğru bilinmiyor. Epikuroscular'in haz anlayışları Kinik'lerinki gibi pozitif bir hazcilik değil, aksine negatif bir hazciliktir. 'Acidan kaçınma'ya endeksli bir haz anlayışıdır. Epikuros'un şu sözü birçok şeyi anlatıyor aslında: "Bana bir kap peynir yolla ki canım çektiğinde sefa süreyim." Ayrıca bu hazciligin diğer önemli yönü, insanın yersiz korkularindan arinmasi yani bu korkularindan siyrilmasini temel alir. Bunların başında ise ölüm korkusu gelir. Bu konuda Epikuros'un şu sözünü çok severim: #46769724 Tanrı anlayışlarında Tanrının dünya ile ilgilenmeyecegi temelindedir. Ancak Epikuros'a göre Tanrının veya Tanrı kavramının yine de insanlar için bir yararı olabilir: "mukemmeliklerinden ötürü ahlak idealleri için bir rol model gorevi' görebilirler şeklindedir bu konuda fikri. Bilgi kuraminda da temel ölçütü duyumlardir. Stoacilik Kıbrıslı Zenon tarafından okul kurulmuştur. Zamanla Roma dünyasının resmi felsefesi haline gelmiş. Evrensel dünya toplumu ve evrensel tek devlet fikirleri ile tanınmışlardir. Zannederim ki bu fikirleri, felsefelerinin Roma Devletinin resmi felsefesi haline gelmesinde önemli etken olmuştur. Materyalistlerdir. Birçok filozofu etkilemişlerdir. Bunlardan bir iki örnek verecek olursak: - Nietzsche'nin Bengi Dönüş felsefesi, Stoacilarin Ebedi Dönüş fikirlerinin nerdeyse aynisidir. Bu fikri ele almaktaki amaçları bakımından ayrilirlar yalnızca: #46889691 - J.Locke ve tabula rasa'si keza tohumlarınin Stoacilarda olduğu bir fikir gibi gözüküyor: #46805086 Ve daha birçok filozofu etkiledikleri düşünülüyor. Bunların dışında meşhur Tanrı kanitlamalarindan Teleolojik ve ontolojik kanıtların ilk modellerini onlar sunmuş, haliyle bu açıdan gerek Hristiyan gerek İslam düşünürlerini etkilemiş oluyorlar: #46896258 #46896861 Buna ek olarak Tanrı savunmalari ile de meşhurlar Stoacilar, özellikle de dillerden düşmeyen Saatçi argumaninin bir başka versiyonu ve diger meşhur argüman olan bir maymun mozart gibi beste yapabilir mi'ye çok benzer bir savunmalari olmuş: #46897013 #46898038 Bu arada Leibniz'in de ileride bu konuda fikirleri olacağı mümkün dünyaların en iyisinde yaşıyoruz fikrinin tohumları da Stoacilar'dadir: #46897888 Not: Sayın Sen Leibnizibiliyormusuncular bu benim iddiam değil, Ahmet Arslan'ın iddiasidir. Eğer duyar kasacaksaniz Ahmet Hoca'ya email atınız. Stoacilari anlatirken yöntem olarak ters bir istikamet izlemiş olduk yani temel fikirleri nelerdir belirtmeden detaylara firladik. Genel olarak Stoaci felsefe: - Varlık Felsefesi: Doğa veya evrenle bir olan Tanrısal varlığa dayanır. Bu konuda Heraklietos'un felsefesinden etkilemişlerdir. - Doğa bilimleri: Etrafimizdaki her şeyin bu tanrısal varlıktan nasıl çıktığını ve bu varlığa nasıl tekrar dönüp bir daha çıktığını inceler. (Ebedi dönüş fikirleri mevcuttur) - Ahlak felsefeleri: Tanrısal yasaya göre nasıl yasayacaklarini irdeler. Fark edileceği üzere Stoacilik günümüz din anlayışına yaklaşan bir felsefe imajı verir. Nitekim kadercilik anlayışları ve Tanrının inayeti anlayışları gibi fikirleri de günümüz dinsel anlayışa daha da yaklaştırir onları. Keza bu nedenle Ahmet Arslan, Stoaciligi Yunan dünyasını ve çevresini, haliyle Roma'yi Hristiyanliga hazırlayan önemli bir unsur olarak görür. Ayrıca empiristlerdir ve tamamen maddecilerdir. Onlar için ruh ve her şey madde ile açıklanır. #46902557 Bu alınti da aslında Epikurosculuk ve Stoaciligin mutluluk anlayışları ve dolayısıyla hayata bakışlarının özeti ve guzel bir kiyasidir: #46851437 Septikler Piron'un önderi konumunda olduğu Septikler zaman içinde Akademik hale de gelmişlerdir. Genel olarak şeylerin doğasının önceki Filozoflar gibi kesinkes bilinemeyecegini one surerler. Aynı zamanda buna bağlı olarak ahlakta da evrensel iyi-kotu veya dogru- yanlış yoktur. Daha aslında önemli fikirleri ise Sokrates'ten beri mutluluğun bir ölçüde hep bilgi ile irtibatli olduğu konusunu reddetmeleridir. İlerleyen septiklerden biri olan Arkelies, Sokrates'in "Eger bir şey biliyorsam o da hiçbir şey bilmedigimdir" sözüne "bunu bile bilmiyorum" diye eklemesini yaparak; yöntemsel şüpheciligi radikal suphecilige taşır. Özellikle Karneadas'in nesnel bilgi veya algiyi değil görünusleri one çıkarması ve bu temelde fikirleri modern dünyaya yakın bilim felsefecilerine göz kırpmis olmuş. #46945443 Uzun uzun stoacilara da eleştirileri bulunmaktadır Septiklerin ve aslında ilk anda bizde uyanan kafası karışık hiçbir şey yapmayan insan imajindan çok daha derinlikli ve kendi içlerinde mantıklı bir felsefeleri vardır. Son olarak Karneadas'in şu beni güldüren sözü ile incelememi bitirmek istiyorum: #46945775 Keyifli okumalar
İlkçağ Felsefe Tarihi 4
İlkçağ Felsefe Tarihi 4Ahmet Arslan · İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları · 2012225 okunma
··
246 görüntüleme
Neşe okurunun profil resmi
İncelemenizi okumaya ayırdığım zamanı düşününce, yazmak için ayırdığınız emek ve zaman için teşekkürler:)
Kaan okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim okuduğunuz için ☺
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.