O bir hayat yaşamış, heyecanlar tatmış, aşkı tanımıştı; hayatın zorluklarını kabullenmiş, sineye çekmişti; gemilerde tayfa olmuş, tuhaf ülkelere gitmiş, kavgalarda çetesine elebaşılık etmişti. O, önce halk kütüphanesindeki binlerce kitap karşısında bocalayan, sonra burada yolunu bulmayı öğrenip, o kitaplara vâkıf olan adamdı. Gece yarıları gazyağı lambasıyla çalışan, uyumamak için yastığına bir mahmuz yerleştiren, kitaplar yazan adamdı. Ama koca kalabalığın yemekle tıka basa doldurmaya çalıştığı, kocaman bir mide değildi.