Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

968 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
147 günde okudu
NİETZSCHE HASTA MI YOKSA YOL GÖSTERİCİ Mİ?
Nietzsche kimdir? Nedir? Neden bu kadar önemlidir? Hangi buluşları, icatları vardır ve neden bu kadar dillerdedir?.. Bütün eserlerini okusanız dahi daha pek çok uzatılabilecek bu soruların cevabını bulamazsınız. Zira Hristiyanlık ve tanrı aleyhtarlığı dışında, bir felsefesi, görüşü, bir icadı, buluşu yoktur Nietzsche’nin. Lakin bu konuda da tutarsız ve samimiyetsizdir. Zira Hristiyanlığı ve Hristiyan Tanrısını inkâr eder ama kendini İsa yerine kor, kendine vahiy geldiğinden, kendisinin bir tanrı olduğundan söz eder. Tek tanrılı dinlerden çok daha sapkın ve tutarsız olan Yunan tanrılarını kurtarıcı olarak görür. “Tanrı öldü” der, tanrısız dinsiz bir hayat arzular fakat bunun yerine koyacak bir argümanı da yoktur ve kız kardeşine: “Gönül huzuruna ve mutluluğa kavuşmak istiyorsan inan; yok, hakikatin talebesi olacağım diyorsan sorgula” der. Hayatı hezeyanlarla dolu, megaloman, ruhen ve bedenen fena halde hasta, bir gün öyle, öbür gün başka şeyler söyleyen bir zavallıdır Nietzsche. Öyle anlaşılacak, merak edilecek bir tarafı da yoktur Nietzsche’nin ki, kendisi de kitapları hakkında zaten “artık onlardan tiksiniyorum” diyecektir. Hayatta yegâne dostları Lou Salome, Wagner ve tüm kadınlar hakkında söyledikleri, onlarla ilgili tutumu, muhatap olduğu herkese, bir süre sonra hakarete başlaması, “yok-öldü” dediği tanrından kendini daha önemli görmesi bile onun acınacak derecede şifa bulmaz bir hasta olduğunu yeterince gösterse gerek. Sapkınlığını, dengesizliğini, ruh hastası olduğunu kendisi de itiraf ediyor aslında ama galiba ateistler, dini ayak bağı olarak görenler, “ah şu dinler olmasa her şey güllük gülistanlık olacak” diyecek kadar sığ düşünenler sarılacak daha tutarlı bir dal bulamadıkları için ona sarılıyor olmalılar. Bence burada asıl tartışılması gereken Nietzsche’nin neden çocukluktan itibaren bu derece hasta olduğudur? O neden bu haldedir?.. Sadece kendisi de değil, kardeşi Elizabeth’de acınacak derece dengesiz, sapkın ve ruh hastasıdır? Beni ilgilendiren asıl konu budur ki, burada da onların çok küçük yaşta baba sevgisi, baba koruyuculuğu, baba modelinden yoksun kalmalarının onların bu hallere düşmesinde başlıca neden olduğu kanaatindeyim. Diğer insanlarla kıyaslandığında babasız büyüyen çocukların ileride, şiddete başvurma, ruh hastalığına yakalanma durumu ne durumdadır? Bu konuda güvenilir araştırmalar var mıdır bilmiyorum ama Hz. İsa ve Hz. Muhammed de babasızdılar ve sonradan her ikisinin de “Peygamberliğe" soyunmaları, hatta İsa ve İsevilerin daha da ileri gidip, "Tanrılık ve tanrının oğlu" oldukları iddiasında bulunmaları, Hz. Muhammed'in bir gece Mescid-i Aksa'dan uzaya çıkma ve Tanrı ile yüzyüze görüşme iddiası da dikkate şayan değil midir? Onu anladığını söyleyenler, onun bir görüşü, fikri olduğunu, insanları aydınlattığını iddia edenlerin de pek tutarlı olmadıklarını, dinlerin toplum üzerindeki yıkıcı, olumsuz etkileri karşısında Nietzsche’ye sarıldıkları bana daha mantıklı gelmektedir. Fakat sadece böyle tutarsız, dengesiz, hayatı zırvadan, hezeyandan ibaret birisi ile yan yana durmak bile onların savunulacak bir tezlerinin olmadığına işarettir herhalde. Oysa bütün tanrılar ölse-öldürseniz bile türümüzün tanrısız bir hayat sürdürme iradesinden yoksun olduğumuz, hikmetinden sual olunmaz, her şeye kadir ve nadir bir kurtarıcı arayışından kurtulamadığımız bir vakıadır. Nitekim Nietzsche’de Napolyon’un doğduğu Korsika’daki Corte’ye gidişini “bir hac ziyareti” diye niteleyerek, (Sayfa 656) bir bakıma Napolyon’u tanrı yerine koyar? Firavunlar, Yunan kralları, Roma İmparatorları, Hitler, Mussolini, Atatürk, Menderes, Saddam, vb. bütün Ortadoğu, İslam halife ve kralları da “hikmetinden sual olunmaz” birer tanrı değiller midir? Görebildiğim kadarıyla Nietzsche’nin yegâne faydası, tanrıyı alenen ve inatla inkâr ederek binlerce yıldır devam eden, çoğunluğun tanrıya inanmayan azınlığa “Sen benim tanrımı inkâr ettin, dolayısıyla da seni linç edeceğim-ateşe atacağım” mantığı ve anlayışını yıkmasıdır. Ve bu sayede Darwin ile Nietzsche’den sonra en azından Batı'da özgür düşüncenin önü açılmış, ruhban sınıfı, ilk kez saldırıdan savunmaya geçmiştir. Bu da çok önemlidir ama bunun ötesinde, Nietzsche’yi yol gösterici bir model-kılavuz olarak görmekle şu bizim Said-i Nursi, Necip Fazıl, Cübbeli, Fethullah vs’yi irşat edici olarak görmek, onlardan medet ummak arasında pek bir fark olduğunu zannetmiyorum. Nietzsche’nin dinsiz-tanrısız-tapınmasız bir hayatın yolunu göstermesi, bunun için bir rol model-kılavuz olabilmesi elbette bütün insanlık için bir kazanım olurdu fakat ne yazık ki, aşağıdaki alıntılardan da anlaşıldığı kadarıyla o, bundan çok uzak olduğu gibi, insanlıkta henüz bu aşamaya gelmiş gibi görünmüyor. Nietzsche’yi gerçekten tanımak, onun etrafında koparılan fırtınayı anlamak için, Young’un eserini okumayı özellikle tavsiye ederim. Zira yazar, eserinde size bir Nietzsche portresi çizmek yerine, onun hakkında yazılıp söylenmiş her şeyi ortaya dökerek, okuyucunun kafasında sağlıklı bir Nietzsche portresi oluşmasına yardımcı olur. Nietzsche: “Almanya’daki en zeki insanlardan bazıları delirdiğimi, hatta bir tımarhane köşesinde öleceğimi düşünüyor. Hiçbir insanın beni sevebileceğine inanmayacak kadar gururluyum: İnsanların beni sevmesi için gerçekten benim kim olduğumu bilmesi gerekirdi. Birini sevebileceğime de bir o kadar az inanmıyorum: Bu da kendi kadememden bir insan bulmamı –mucizelerin mucizesi olurdu. Hristiyanlığın kurucusunun bana kıyasla yüzeysel kaldığını düşünüyorum.” (Sayfa 566) “Nietzsche: ‘Kendisi ile kıyaslandığında Mesih’in (İsa) yüzeysel bir figür olduğunu’ iddia eder, ‘Tanrı’nın var olmamasına üzüldüğünü çünkü en azından kendisiyle aynı düzeyde bir dostu olmasını isteğini’ söyler” (Sayfa 582) “Mevcut kadınlar ebedi dişiler erkekçe işleri yapacak kapasiteden yoksundurlar. Kadınlarda doğruluk kaygısı yoktur- en büyük yetenekleri kölece yalancılıktır” Sayfa 642) “Kadınlar dehşet vericidir ve barbarlık potansiyeli taşır – Kadınlar sıkı erkek kontrolünde olmalıdır. Bu da doğrudan barbarca terörizm kapasitelerinin bir sonucudur. Şarkta kadınlar “mal” muamelesi yapılması bu yüzden muazzam ölçüde rasyoneldir – Özgürlükçü hareket, eşit haklar, hiyerarşinin demokratik yıkımının, Avrupa’nın dümdüz edilişinin bir parçasıdır.” Sayfa 643) “Silvana Gölü etrafında uzun bir yürüyüş sırasında duran Nietzsche, çevresinde otlayan ineklere monoton ve uzun bir söylev çekmişti.” (Sayfa 650) “Nietzsche: Bir tapınak kurmak için, bir tapınak yıkılmalıdır” (Sayfa 706) “Nietzsche’nin gözünde Yunan tanrıları övgü dolu otoportrelerdir, derin kendine güvenin ifadeleridir. Buradan da yine, insanın kendinden nefretini değil insanın kendine saygısını öne çıkaran tanrıların Nietzsche’nin ideal geleceğine ait “tapınağı” dolduracağı sonucunu çıkarabiliriz.” (Sayfa 706) “Nietzsche’nin amacı Roma ile Yahuda arasında alttan alta süren savaşı açığa çıkarmak ve Roma’nın kazanmasını temin etmektir” (Sayfa – 706) Kardeşine gönderdiği mektubun bir pasajında "ilahiliğimin kirletilmesidir". (Sayfa 784) diyordu. Nietzsche'ye Vahiy Nasıl Geliyordu!!! Nietzsche: "Bi şeyin birdenbire görülür duyulur olması anlamına gelen vahiy ...onu duyarsınız; aramadığınız bir şey, kimden geldiğini sormaksızın alırsınız; bir şimşek gibi çakan, kaçınılmaz düşünce ...Hiçbir şeyi asla ben seçmedim ...Hepsi de irademin dışında olan şeyler ...Her şey kendiliğinden gelip sundu kendini." (Sayfa 785) Nietzsche: "Benden önce eşi benzeri görülmemiş bir iyi haber taşıyıcısıyım" (Sayfa 787) “Nietzsche’nin tek ömürlük arkadaşı, şaşmaz destekçisi Franz Overbeck, Nietzsche’nin karakterini değerlendirirken: “Nietzsche sahici anlamda büyük bir adam değildir. Daha ziyade onu gerçekten yönlendirip etkisi altına alan şey büyüklük özlemi ve hayat rekabetindeki ihtirastı.” (Sayfa 806) “Hiç doğru dürüst felsefe tarihi eğitimi almamış eski bir klasikçi olan Nietzsche sadece Yunanlıları gerçekten biliyordu. Sokrates öncesi filozoflara hayrandı ve biricik eğiticisi Arthur Schopenhauer’ı tanıyordu. (Sayfa 806)
Nietzsche
NietzscheJulian Young · İş Bankası Kültür Yayınları · 2015137 okunma
·
927 görüntüleme
shr okurunun profil resmi
Hayatımın en karanlık döneminde, beynimde ''ilk'' soruyu'' ve ''sorgulamayı'' gerçekleştirerek, aydınlığa ilk adımım olarak gördüğüm Nietzsche'yi seviyorum :) Hayatımın felsefesi: Asla hiç bir düşünceyi ve kişiyi ilahlaştırmamak. Yanlışları vardır, olabilir. Şöyle, okunan yazarların biyografilerine bakıldığında, sağlıklı kaç kişi bulunabilir ya da bulunabilir mi, diye düşünüyorum. En başta Dostoyevski, vs.. Cogito Dergisi'nin Nietzsche sayısını okumuştum. Eleştiren ve tasdik eden nice yazılar vardı. Bir de şöyle bir şey vardı ki, din karşıtlığı sebebiyle, kız kardeşi ve onun eşinin düşmanlığını kazanmış. Ve hastalık döneminde yanlarında kalırken, pek çok yazısını değiştirmişler. Bunların hepsi su götürür konular olabilir.. Lou Salome'un yazdığı Nietzsche kitabında da Salome, bazı sözlerini vererek; çelişkili gibi görünebilir, ancak Nietzsche'ye kronolojik olarak baktığınızda hiç de çelişki olmadığını görürsünüz, diyordu. Nietzsche'ye onca acıyı yaşatmış bir kadın olarak, çok güzel bir Nietzsche çözümlemesiydi bana göre o kitap. Belki de bir vicdan azabının eseriydi, bilemem. Kadın veya erkek diye ayırmam, vicdansız vicdansızdır. Ama, demeden de geçemeyeceğim, kadınlar da sütten çıkmış ak kaşık değil yani. Haklılık payları var Nietzsche'nin. Julian Young'ı da merak ettim. Biyografisini okuyayım, dedim ama yok, bulamadım. Kırbaçlanan atın boynuna sarılarak ağlayan, sonra da iflah olmayan Nietzsche'yi seviyorum..
shr okurunun profil resmi
'Tanrı' Nasıl 'Öldü'? - Oruç Aruoba * youtube.com/watch?v=JdrFpTV... * Bunu da izlemenizi tavsiye ederim..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.