Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

352 syf.
9/10 puan verdi
Distopik, Sarsıcı ve Kült Bir Roman: 1984
George Orwell’ın 1984’ünün methini duyduğumda üniversite öğrencisiydim. Kimden, nasıl duymuştum bilmiyorum ancak bir Big Brother’dan bahsediliyordu; totaliter sistemleri eleştiren bir roman deniliyordu. Nitekim onu ilk okuduğumda da üniversite öğrencisiydim. Bundan yirmi yıl kadar önce olmalı. Aklımda yer eden şeyler yine Big Brother ve baskıcı rejimlerdi. Romanın olay örgüsünü ise unutmuştum çoktan… Beş yaşındaki yeğenimin, babalar günü öncesi, "Dayım da bir baba, ben ona kitap alacağım" demesi üzerine kardeşim tarafından götürüldüğü kitapçıda 1984'ü seçmesi ayrıca çok güzeldi. Çünkü üniversite kitaplığından alıp okumuştum ve elimde yoktu. Böylece tekrar okumak şart olmuştu. Aradan yıllar geçti. Dünya değişti, ben değiştim, hayata bakışım değişti. O zamanlar da baskıcı sistemlere, adı ne olursa olsun karşı idim ancak açıkçası yaşım itibarıyla 12 Eylül cuntasının baskı ortamını pek hatırlamıyordum. Ancak 2010 sonrasının özgürlüklerden uzaklaşan ve tek partiden tek adama evrilen Türkiye’sinde yaşıyordum. Özellikle OHAL dönemiyle birlikte zirve yapan bir baskı ortamı… Yani maalesef 1984’ün minik bir laboratuarındaydım. Romana dönelim ama öncelikle Orwell’dan bahsetmek lazım. İngiliz bir yazar ancak sömürge topraklarından Hindistan’da doğmuş, çocuk yaşta anavatanına dönmüş, hatta yıllar sonra yine bir sömürge görevlisi olarak Asya’da görev yapınca, Britanya Krallığı’nın antidemokratik uygulamalarına şahit olarak, istifa etmiş onurlu bir adam. Sosyalist düşüncelere sahip olduğunu biliyoruz. Ancak bu ilk zamanlar. Sonrasında özellikle SSCB ve Stalin uygulamaları onu bu fikirden uzaklaştırıyor. Hatta 1984 kadar meşhur ve çok zekice bir eseri olan Hayvan Çiftliği’nde sosyalizm tenkidi ve Stalin taşlaması yaptığı iddia ediliyor. 1984’teki hayali ülkenin sistemi de İngsos, yani İngiliz Sosyalizmi… Ancak Orwell’ın sadece totaliter komünizme değil kaynağı ne olursa olsun bütün baskıcı sistemlere karşı olduğu çok açık. 1984’ü 1948 yılında kaleme alıyor. 8 ve 4’ün yerini değiştiriyor. Genç sayılabilecek bir yaşta vefat ediyor. 1984 dünya edebiyatının en önemli ve en meşhur distopik romanlarından birisi. Bu şöhretini hak ettiği de bir gerçek. Bu distopyaya göre dünya üç büyük devlete bölünmüş. Okyanusya, Avrasya ve Doğu Asya… Bu üç süper güç, birbirlerini asla yenemeyecekleri bir savaşın içindeler. ( Ya da öyleymiş gibi lanse ediyorlar. ) Big Brother, bıyıklı bir devlet başkanı… Gerçekte var mı, yok mu meçhul ama bu bıyıklı adam, her yerde insanları gözetliyor. Hatta düşüncelerini bile okuyabiliyorlar. ( Nitekim bütün diktatörler düşünceyi suç sayar, derin bir istihbarat ve ispiyon ağı vardır, insanlar birbiriyle konuşmaktan korkar ve mutlaka bir düşman yaratır. ) Bu korku ve baskı imparatorluğunda yaşayan Winston, düşünür. Ve büyük bir suç işleyerek maziyi hatırlamaya çalışır. 1984 karanlık bir distopyadır. Baskı ve zulmü her zerrenizde hissedersiniz. Yasak listesi kabarıktır. Aşk da yasaktır mesela… Orwell hayli karamsar bir tablo çiziyor ancak onun kuşağı için bu normal bir durum olsa gerek. Yine de anlattıkları şeylerin bugün bile Kuzey Kore gibi ülkelerde neredeyse aynıyla yaşandığını söyleyebiliriz. Pek çok ülkede ise totaliter ve faşizan rejimler işbaşında. Tek adamlar, krallar, saraylar, jurnaller, hukuksuzluk vs… O ülkede geçmişe ait ne varsa silmeye çalışırlar, dili değiştirirler. Acımasız, robotlaşmış ajanlar ve devlet görevlileri vardır. Roman Winston’ın, Julia ile tanışması ile farklı bir ilerleyiş sağlıyor. Özetle, 1984 efsanevi ve kült bir roman. Kesinlikle öyle…
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019165,5bin okunma
··
105 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.