Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Semih yorumladı.
794 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
59 günde okudu
ATATÜRK TÜRKİYESİNDEN BİZE KALAN KÖTÜ MİRAS ÜZERİNE BİR İNCELEME
Kılıç Ali’nin Atatürk’ün fedaisi, hatta tetikçisi gibi davrandığını bildiğim için “onun anılarından öğreneceğim ne olabilir?” diye düşünürdüm fakat son yıllarda Atatürk ve tek parti döneminden kalma faşist, hukuksuz, adaletsiz, zalimane uygumlalar, dayatmalar, karanlık cinayetler artınca onun anılarını da okuma ihtiyacı hissettim. İyi ki de
Atatürk'ün Sırdaşı Kılıç Ali'nin Anıları
Atatürk'ün Sırdaşı Kılıç Ali'nin AnılarıHulusi Turgut · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2018272 okunma
··
532 görüntüleme
Semih okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
Tüm yetkiyi ve gücü bir kişiye verip te o kişinin diktatör, müstebit olmamasını ya da olmadığını ummak ne kadar mantıklı. Bir de o dönem de millet demokrasiye hazır değildi derler ki hiç anlayamam bu lafı neyse. Bu mantıkla bakınca bu millet hiç bir zaman demokrasiye hazır olamaz. İnceleme için teşekkürler, kılıç alinin anılarını bir ara ben de okumuştum.
Deniz okurunun profil resmi
Tarihe ilgi duyduğunuz aşikar yalnız taraflı bir yorum olmuş bence.Atatürk'ü kimsenin sevmesine gerek yok sadece onu doğru anlamamız gerekiyor.Onu ne ilahlaştırmalı ne de yermeliyiz.Örneğin istese çok partili hayata hiç bir deneme yaptırmayabilirdi.(Mevcut eleştirilere rağmen).Sadece bu bile eleştirilerinizi boşa çıkarıyor.Bizde demokrasinin hala emeklediğini , artçı depremlerin bitmediğini düşünürsek başardıklarının büyüklüğünü daha iyi anlayabiliriz diye düşünüyorum.Selamlar
Halil Korkmaz okurunun profil resmi
Deniz Bey: Biz o çok partili hayata hiç geçemedik zaten, başımızda hep faşist bir diktatör bulundu ve hukuk, adalet, işbirlikçi partiler, o faşistin ağzının içine baktı durdu ki sıra kendilerine gelsin, aynı yolda zulme devam etsinler. Sizin gibi düşünenlerin bu günkü gidişattan da bir şikayetiniz yoktur herhalde.
4 sonraki yanıtı göster
Halil Korkmaz okurunun profil resmi
Deniz Bey: Yeni bir beğeni sebebiyle özetle: "Atatürk zamanında, demokrasi ve hukuk devleti için şartlar müsait değildi" yorumunuzu tekrar okudum. “Tanzimat Fermanı” Sultan Abdülmecid zamanında, Sadrazam Mustafa Reşid Paşa tarafından hazırlanarak, 3 Kasım 1839’da Topkapı Sarayının Gülhane Bahçesinde okunup, ilan edildi. Anayasaya dayalı meşrutî bir idare kurmak isteyen ve bu yüzden Abdülaziz ile V. Murad’ı tahttan indiren Midhat Paşa ve arkadaşlarıyla anlaşan II. Abdülhamid, 1876'da tahta çıktı. 19 Mart 1877’de meclisi II. Abdülhamid açtı ama halkın henüz demokrasi ve hukuk devletine layık olmadığını düşünerek, 14 Şubat 1878’de, yani 11 ay sonra meclisi kapattı. Otuz yıllık kati bir diktatörlükten sonra, 24 Temmuz 1908'de II. Abdülhamid İkinci Meşrutiyet’i yeniden ilân etmek ve Meclis-i Meb‘ûsan’ı açmak zorunda kalıyor. Fakat bu defa da İngilizler Abdülhamid’le aynı kanaate varmış olmalılar ki, Meclis-i Meb‘ûsan’ı 11 Nisan1920 Tarihinde onlar kapatıyor. Birinci Meclis, 23 Nisan 1920'de Ankara'da toplanıyor lakin Atatürk’te II. Abdülhamid ve İngilizlerle aynı fikirde olmalı ki, 15 Nisan 1923'te Kurtuluş Savaşı’nı yapan ve cumhuriyeti kuran bu yüce meclisi dağıtıyor. Bildiğiniz gibi, ondan sonrası günümüze kadar, yani 97 yıldır devam eden, karanlık, kirli ve kanlı bir faşizm dönemidir. Günümüzde halkın kahir ekseriyeti ile iktidar sahipleri de, “etrafımızın düşmanlar ve tehlikelerle ile dolu olması sebebiyle” aynı II. Abdülhamid, İngilizler ve Atatürk gibi, tek adam rejiminden yanalar. Bizim Magna Carta’mız sayılan Tanzimat Fermanı’nın üzerinden 181 yıl geçmesine rağmen, biz hâla hukuk devletini hak etmiyorsak, sizce ne zaman hak edeceğiz?
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.