Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

191 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
İnceleme Öncesi Giriş Notu: Bu incelemeyi okumak yerine izlemeyi tercih ediyorum diyenler için: youtu.be/kZ6mU7v3cTU Bir mahkeme salonundayız; karşımızda kara gözlü, bakışları kara, içi kara, içi nefretle dolu, içi tüm kadınlara nefretle dolu, hatta tüm insanlığa nefretle dolu hakim Faik İrfan Elverir; kafası devrimci düşüncelerle dolup taşmış, romantizmle devrimciliği birbiriyle karman çorman etmiş, 17 yaşının getirdiği taşmışlıkla egemen gücün sembolü olarak gördüğü sapık, moruk Hüsrev'i eşek cennetine gönderen Yalçın ve güzeller güzeli Melek. O Melek ki, yaprakları tek tek koparılmış bir gül Melek. Kız çocuğu olarak doğmanın bedelini soluduğu her dakika yaşamış olan Melek, erkekler tarafından örselenmiş, kanadı koparılmış, hırpalanmış, bitirilmiş Melek, onu kurtarmak isteyenin bile yalnızca kendini düşündüğü, kendi düşüncelerini tatmin ettiği Melek, ezilmişliğin, hor görülmüşlüğün, suçsuzluğun timsali Melek ama tüm bunlara rağmen suçun üzerine yıkıldığı, ölümüne suçlanan Melek. Ve unutmadan, Melek'in üstünden tek tek geçen, onun sapık kocasının emellerine alet olan, bu suça ortak olan, susan, el birliği eden, adi, pislik, şerefsiz bir mahalle dolusu erkek müsveddeleri. Kitabımız üç bölümden oluşur: Faik İrfan Elverir'in Gece Yarısı Düşünmeleri, Melek'e Hücrede Gelenler ve Yalçın'ın Yazdıkları. Bu üç bölüm de kitabın ana karakterlerinin ağzından tamamen bilinç akışıyla yazılmış parçalardan oluşur. Faik İrfan Elverir'in bölümü noktalama işaretleri olan ama kısa cümlelerden oluşmuş ve sürekli tekrarı yapılan bir cümlenin yer aldığı bir bilinç akışı anlatımıyken, Melek'in bölümü, noktalama işaretlerinin hiç yer almadığı, şiveli bir konuşma diliyle bezenmiş, tıpkı
Ulysses
Ulysses
'in son bölümünde Leopold Bloom'un karısı Marion'ın anlatımına benzeyen doğallıkta cümlelerden oluşur. Yalçın'ın bölümüyse gayet kuralları cümlelerden oluşan, hatta başlangıçta iç diyalog yöntemiyle giden fakat ilerleyen sayfalarda tıpkı Arap atı gibi sonradan açılıp koşturarak, soluk soluğa bilinç akışıyla yazılmış bir anlatım söz konusudur. Şimdi bu üç bölümün karakterlerine bir göz atalım. Faik İrfan Elverir: Çocukken fakirlik içinde yüzen, yokluk yoksulluk içinde yaşayan bir ailenin küçüğü, babası inşaattan düşüp ölen, pislik içinde, kötü kokular içinde çocukluğu geçen, bir şekilde yırtmayı kafaya koymuş, içini gitgide kötülük kaplamış, annesinden, kız kardeşlerinden nefret eden, fakirlikten, fakirlerden nefret eden, kendisini aldatan daha 15 yaşında genç kızken aldığı karısından nefret eden, hiçbir zaman kendisine yüz vermedikleri için kadınlardan nefret eden, kadın hakim Mefaret'ten nefret eden ve son olarak da tüm kadınlara yüklediği kötülüklerin timsali olarak gördüğü Melek'ten nefret eden, hırsıyla, açık gözlülüğüyle bir şekilde hakim olmuş, çocukken istediklerine bir şekilde kavuşmuş ama asla mutlu olamamış, içi kara, kapkara bir kötü adam. Melek: Babası öldürülmüş, köyünden İstanbul'da bir kapıcı dairesine getirilmiş, onu dayaktan geçiren üvey babası, hiçbir zaman arka çıkamayan annesi, küçük bir kızken para karşılığında çalışmaya verildiği bir konak, ölene kadar bakmaya zorlandığı bunak bir kocakarı, sonradan kocası olan onun manyak, sünepe oğlu ve üstünden geçen adamlar... Bu hikayenin en suçsuz karakteri olduğu halde idamla suçlananı, hırpalananı, ezileni, boyun eğmek zorunda kalanı, güçlüye boyun eğmek dışında bir şey bilmeyeni, ne küçükken ne de büyükken gün yüzü görmeyeni. Yalçın: Hayaller aleminde bir çocuk. Köşkün hizmetlilerinin akıllı oğlu. Çocukken köşkün sahibinin oğluymuş gibi okulda davranan sonra akıllanmaya başlayınca devrimci fikirlerle buluşan, romantizmle devrimciliği gençliğinin etkisiyle birbirine karıştıran, görüntüde ezenin karşısında ezilenin yanında olmaya çalışan, burnundan büyük işlere karışıp altından kalkamayan bir genç adamcık. 190 Sayfalık pek hacimli olmayan bir eser olsa da hem gerçek bir hikayeden hareketle yazılmış olmasından hem de üç anlatıcıda da kullandığı bilinç akışı tekniğiyle son derece özel bir romandır Asılacak Kadın. Ayrıca bir özelliği de müstehcenlik sebebiyle zamanının meşhur Sansür Kuruluna denk gelip toplatılmış bir kitap olmasıdır. Kitabın üç anlatıcısının hikayelerinde bazı ortak ögeler bulunmaktadır. Biraz da bunlardan bahsetmek istiyorum. "Koku". Faik İrfan Elverir'in evindeki gecekondunun çamur kokusudur, günlerce yıkanmayan çamaşırlarının kötü kokusudur, günlerce gittiği zengin arkadaşının evinde annesinin cırtlak sesiyle "Bu çocuk kokuyor" deyişinin kokusudur ve Melek'e duyduğu düşmanlığın kokusudur. "Tık. Kalem kırıldı. Gözünü kırpmadı. Sanki kokumu duyuyor." Melek'in üvey ağasının "Pis boklu karı" deyişindeki kokudur, Hüsrev'in annesi kocakarının pis boklu bezlerinin kokusudur, yine o annenin "ona teslim oldum" dediği gençliğinde ablasının nişanlısıyla yaşadığı ilişkiyi nitelendirdiği çiçeklerin rayihasıdır ve Yalçın'ın Melek'i sembolize ettiği çiçeklerin, bahçenin kokusudur. "Parçalanmış, adiyet bağı kopmuş aileler". Faik İrfan Elverir'in inşaattan düşüp ölmüş babası, hayatın sillesini yemiş sönük annesi ve hiçbir bağ kurmadığı biri ölmüş diğeri de hayat kadını olmuş kız kardeşleri. Melek'in öldürülmüş babası, dayakçı üvey babası, sinmiş, sindirilmiş annesi ve hiçbir sevgi bağı duymadığı hatta öldürmek istediği küçük ikiz kardeşleri. Oğlunu sev(e) meyen kocakarı, sevmeden evlenmek zorunda kaldığı sünepe adamın oğlu olarak gördüğü Hüsrev. Anne babasıyla yatılı okuduğu okulda bulaştığı fikirlerle düşünce açışından ayrılan, köşke yaşanılan büyük günahı sineye çeken, görmezden gelen annesi ve -yalnızca çiçekler aracılığıyla belli belirsiz bir bağ kurduğu- babasıyla Yalçın. Son olarak bu romanın anlattıkları iç acıtıcıdır ve bugün de ne yazık ki gerçektir tıpkı kitaba ilham veren hikayenin gerçek olduğu gibi. Ne yazık ki bugün de bunlar yaşanmakta koskoca mahalleler, var olan cinsel tacizleri, tecavüzleri görmezden gelmekte, kadınlara olan şiddeti, işkenceyi görmezden gelmekte, susmakta, susmakta ve susmaktalar. Kocasıdır ne yapsa hakkıdır deyip susmaktalar, sapkınlığa susmaktalar, cinayete susmaktalar ve suç ortaklığına devam etmekteler. Bu toplumda bu suç ortaklığı devam ettiği sürece, suskunluk devam ettiği sürece, ne yazık ki bu hikayeler de yazılmaya ve anlatılmaya devam edecek. Bu roman kadar filmi de son derece başarılıdır. Asılacak Kadın filmi Türk Sinemasının en nadide örneklerinden biri olup kitaptan sinemaya uyarlanma nasıl yapılırın adeta dersi gibidir. Ayrıca filmde Müjde Ar ve Yalçın Dümer'in harika oyunculuğuna da tanık olunmaktadır. youtube.com/watch?v=bTRJXuz...
Asılacak Kadın
Asılacak KadınPınar Kür · Bilgi Yayınevi · 19794,829 okunma
··
140 görüntüleme
Gönül. okurunun profil resmi
Yıllardır etkisinden çıkamadığım bir kitap. Sizin incelemeniz de çok başarılı. Elinize sağlık.
Turhan Yıldırım okurunun profil resmi
Teşekkür ederim güzel yorumunuz için.
Hypatia okurunun profil resmi
kitapla ilgili bir kitap yazmışsınız :) kaleminize sağlık .
Turhan Yıldırım okurunun profil resmi
Evet biraz öyle oldu. Teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.