Atılan tüm zarların sırasıyla 2-2-2-1 geldiği bir gemideyiz. Gemi, ölü toprağında kısa sürede yetişen meşe ağaçlarından yapılma. 247 kişiden müteşekkil mürettebatının yekunu ise katil. Gemi kaptanıysa "ben size her şeyden yakınım" diyen ve bir görünüp bir kayıplara karışan Diyavol Paşa. Tövbeler olsun. Ölümsüzlük merakında olan ve "koca reis" ünvanı için minareyi topa tutturan delik tabanlı çizmeli Kırbaç Ali, hedefi canlı olduğu takdirde onu hiçbir şekilde ıskalamayan Sakal lakaplı Emilio Santos, henüz yedi yaşındayken cellatlığa heves eden korkutucu bir cellad, anlaşması gereği canlı vücutlardan çıkardığı kurşun adedince gümüş alan yahudilikten dönme bir doktor ve daha neler neler... Hemen her bir karakter için ayrı bir kitap dahi yazılabilir. Fakat kitabımız bir tane ve yazarı Anar olunca hepsini iki kapak arasında görebiliyoruz. Ne çok derin ne çok yüzeysel. Kimi okurlar eski Türkçe kelimelerin, hatta Arapça, Farsça sözcüklerin de (aslında hepsi bir bütün olarak Türkçe) yoğunlukla kullanılması dolayısıyla Anar'ın kitaplarınının sonunu getiremediğini söyler. Bu kitapta buna ek olarak bir de denizcilik terimleri ekleniyor. İş, iki kat zorlaşıyor gözükebilir ama kalem sahibi işinde mahir. Okur, kelimelere değil de konuya odaklanmayı başarabilse ortada hemen hiç sorun kalmaz ve kitap akar gider. Kaldı ki kimi terimlerin anlamını cümleden dahi çıkarabilir. Bunu ilk okulda yapıyorduk sanırım. Hem sırf kelimeler günlük yaşamdan değil diye kitapla hemhal olmayacaksak "okur" olduğumuz söylenemez. Değil mi? Güzel kitap. Puslu Kıtalar Atlası'nı okuyalı yıllar oldu. Haliyle etkisi taze değil ama hatırladığım kadarıyla kıyaslarsam Amat, ondan da güzel bir kitap. Okuyunuz.

Amatİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınevi · 20215,4bin okunma

·

545 görüntüleme

kübra

@kubra_bt ·

16 Eylül 2021 12:51

Kaleminize sağlık, güzel bir inceleme olmuş.

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.