Tüm dünyayı kasıp kavuran "Büyük Buhran" dönemini harika bir dille anlatmış yazar. Makineleşme, bankalar, krediler.. Kitabı okurken siz de sanki romandaki kişilerle birlikte aynı ortamda bulunuyorsunuz. Acıkıyorlar acıkıyorsunuz. Yağmurda ıslanıyorlar, sırılsıklam oluyorsunuz. Bir parça yemek buluyorlar, gözleriniz sevinçle parlıyor. İmkansızlığın nirvanasını yaşıyorlar, gidip yardım etmek istiyorsunuz. Son olarak insan olmak istiyorlar ama şartlar.. Bir alıntı ile sonlandırmak istiyorum cümlelerimi..
" Adamın bir çift atı olsa, tarlasını onlarla sürse, çalışmadıkları zaman onları aç bırakacağı, açlıktan öldüreceği akla gelir mi hiç? Onlar at ama... biz insanız."