Gönderi

Bir uçurum kenarında duruyorum Ve sen yoksun, kendime bile tutunamıyorum Yorgunum Üstelik her zamankinden daha fazla uykusuz Ucunda ölüm olan bir taş taşıyorum sol göğsümün tahtasında Bütün bir ömrü yoruyor, çiçeklere zemheriler getiriyorum Soluk soluğa bir defterle intihar ediyorum Geceye senli cümleler dışında kendimi bırakıyorum Ayaktayım, yüzümde tebessümler Yalan da olsa yaşıyorum sanılıyor Duvarlarıma bile anlatamıyorum Sahi! Sensizlik nasıl anlatılır, kendim bile inanmazken yokluğuna Sensiz nasıl yaşanır onu da bilmiyorum. Ölüyüm... Yaşamak için çokça sebepsizliğim var Ölmek için milyarlarca bahane Sen sevmezdin diye şekeri, Aç karnına sigarayı azalttım Dedim ya; Şaşkınım! Yeni yürümeyi öğrenen çocuk gibiyim Yaşama tutundukça, düştükçe hevessizleşiyorum Hissizleştiğini anlıyorum, ağrı yok, uyku yok En zoruda sen yoksun Sabahları seninle biriktirmek, Akşamları seninle sevmekte yok Bir uçurum kenarı yalnızlığında ölümü bekliyorum. Sensizim... Ellerimde nehirlerden kanlar Bin ceset gönül bahçemde Her yanımda tükenmeyen boşluğun Eksikliğimi yaşıyor, boşa geçen bu ömrü sırtımda taşıyorum Ağır geliyor adın, yokluğuma denk olan Kalbimde dinmek bilmeyen bir hazan Ve yokluğunu gözümden çıkaran zaman Yorgunum, yaşamak için nedensiz, sensizim Kimsesiz kendimsizim Bir uçurum kenarında duruyorum Ve sen yoksun, kendime bile tutunamıyorum L.D
··
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.