Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

304 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Tolstoy şöyle diyor: "tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.." Öyleyse ikisini birleştirin, Altın Tepe bir yabancıyı ağırlıyor ve Bay Smith kıtaya ayak basıyor! . Bir yabancı Londra’dan New York’a geldi. Londra’nın nüfusu 700.000 ve New York’un nüfusunun 7.000 olduğu zaman: 1746 yılında. Elinde bin poundu geçen bir senetle. Nereden, ne amaçla geldiği, kimin gönderdiği bilinmeyen Bay Smith’e bir ucube gibi baktılar. Ve herkes onu konuşmaya başladı. ‘O parayla ne yapacak?’ Ancak merak edildiği ölçüde içine kapanıktı Smith. . Konuşmadığınız zaman hikayeler duymaya başlarsınız. Bu hikayeler dilden dile, kulaktan kulağa yayılır. Bir mikrobun yayılma hızıyla eşdeğerdir bu. Kaçınılmaz son ise kapıdadır: Söylenilen her hikayeye inanılmaya başlanmıştır. Kaçacağınız yer yoksa da köşeye sıkıştırılırsınız. Smith’in cüzdanı çalındı örneğin, işlemediği suçlar giydirildi üzerine. Peki şunu sormama izin verin: Tutkuyla bağlandığınız bir şey varsa ya da sadece yaşama sevgisiyle dolup taşıyorsanız kim karşınıza çıkabilir? Ellerindeki kılıç ne kadar keskin olabilir ve kazdıkları kuyular ne kadar derin olabilir? Unutmayın Yusuf’un düştüğü kuyu da derindi, çıkılamayacak kadar ve gözlerinin göremeyeceği kadar karanlıktı etrafındaki duvarlar.. . Eserin başından sonuna dek aklımda bir soru vardı: Kim bu Bay Smith? Allah aşkına kim! Ve saygıdeğer yazarımız Spufford hınzırca güldü sayfalar boyunca eminim. Bir polisiye değil, bir kara mizah da.. İçinde ırkçılığı da köle ticaretini de barındırarak dürtüyor sizi. Evet gizemli bir adamımız var ve yaşadıklarını takip etmek çok keyifli! Ama arka planda kimilerin ayaklar altında ezildiğini kimilerin kemiklerinin ufalandığını da görüyorsunuz. Dillerinden düşmeyen Özgürlük ve Namus nidalarını duyuyorsunuz.. O kadar içten söylüyorlar ki bir anlık gaflet anınızda inanıvereceksiniz.. . Bir diğer dikkat çekici ayrıntı çeşitliliğin içinde kaybolmak. Kıtaya ayak basanların dinlerinin, dillerinin, kutlanacak ve şükran duyulacak şeylerinin çeşitliliği.. Tam bir karnaval! Ateş püskürtenler, incecik ip üstünde yürümeye çalışanlar.. Bir farkla,karnavalın sonunda herkes yüzünde bir gülümsemeyle ayrılmayacak alandan.. . Francis Spufford yer yer Charles Dickens’ı anımsattı bana.. Okurun gözlerinde tüm renkleri uyandırmasıyla.. Ben pek sevdim. . Berkan M. Şimşek’in keyifli çevirisi ve Faber&Faber’in hazırladığı kapak tasarımıyla!
Altın Tepe
Altın TepeFrancis Spufford · Monokl Yayınları · 201922 okunma
·
85 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.