Proust'un bu görüşlere itirazı, arkadaşlarının çaplarıyla ilgili tatsız bir düşkırıklığı yaşamış olmasından kaynaklanmıyordu.Gabriel de La Rochefoucauld gibi zekası ağır işleyen, elinde yarısı yenmiş bir tabak yemekle ya da balıkla gezinmek suretiyle eğlendirmek zorunda kaldığı karakterlerle ilgisi yoktu Proust'un kuşkucu yaklaşımının.Bu çok daha evrensel, arkadaşlık kavramına içkin bir sorundu ve her zaman geçerliliğini koruyacaktı, Proust kendi kuşağının en derin zekalı insanlarıyla, örneğin James Joyce gibi dahi bir yazarla, düşüncelerini paylaşma şansına sahip olsaydı bile.
Aslında böyle bir şansı olmuştu.1922 yılında Stravinsky'-nin Le Renard adlı yapıtının prömiyerini kutlamak için, Stravinsky, Diaghilev ve Rus Balesi'nin öteki üyeleri onuruna Ritz'de verilen fraklı akşam yemeğinde bu iki yazar birlikteydiler.Joyce yemeğe gecikti, üstelik ceketi yoktu.Proust yemek boyunca kürk paltosunu hiç çıkarmadı.Proust'la tanıştıktan sonra neler olduğunu bir arkadaşına şöyle anlatıyor Joyce: Konuşmamız "Non." sözcüğünden ibaretti.
.Bizi konuk eden bayan, Proust'a Ulysses'm bil-mem kaçıncı bölümünü okuyup okumadığını sordu.Pro-ust "Non." dedi.Bu böylece sürüp gitti.
Yemekten sonra, Proust yemek davetini veren arkadaşları Violet ve Sydney Schiff ile bir taksiye biner, Joyce da hiç sormadan onlara katılır.Taksiye biner binmez ilk olarak camı açar, ikinci olaraksa bir sigara yakar.Proust'a göre bu iki hareket de hayati tehlike taşımaktadır.Joyce yol boyunca ağzını hiç açmadan Proust'u izler.Bu arada Proust sürekli olarak konuşmaktadır ama Joyce'a tek bir sözcük bile söylemez.Sonunda Proust'un Hamelin Caddesi'ndeki evine vardıklarında Proust, Sydney Schiff'i bir kenara çekip şöyle der: "Lütfen Mösyö Joyce'a iletin, taksimin onu evine kadar bırakmasına izin verirse çok memnun olurum." Taksi Joyce'u evine kadar bırakır.İki adam bir daha karşılaşmazlar.
Sayfa 108 - Sel Yayıncılık- pdf