Gönderi

Denemelerim
... Seçimleriniz hep geçici heveslerin üzerine kurulu olduğundan, her şeyden çabuk sıkılıyorsunuz. Mücadele etmemişsiniz ki hiçbir şey için, zaferin tadını, meşakkatin sonundaki nimetin önemini nereden bileceksiniz, haklısınız siz de. İlişkileriniz ya çıkarı dayalı ya da ‘daha iyisini bulurum’ mantığı yüzünden yalnızlara oynuyor, büyük büyük laflar ediyorsunuz. Suçu hep başkasına atarken, size yapılan bir yanlışı yapan kişiyi seçenin siz olduğunu unutuyorsunuz. Bu yanlışa bile isteğe sizin rıza gösterdiğinizi idrak etmemek için bilincinizle mücade ediyorsunuz. Tasarladığınız ütopyalarda bir eş/arkadaş şablonu oluşturup, o oluşturduğunuz figüre en yakın kişiyi aramaya başlıyorsunuz. Sonra onu bulduğunuzda, kafanızda yarattığınız kişiliği karşınızdakinin sırtına hırka misali giydirmeyi amaçlıyor, bundan sonraki yaşantınızda da öyle davranmasını istiyorsunuz. Bu ilişkiden mutluluk bekleyip, üstelik yıllara yayılan planlar yapıyorsunuz. Unuttuğunuz husus şu ki, temeli sağlam olmayan hiçbir yapı uzun müddet ayakta durmaz. Kırılıyorsunuz. Siz de gayet biliyorsunuz ki, kafanızda yarattığınız insanların bu dünyada bulunmadığını. Bu dünyada bulunsa dahi, gerçekten o insana layık olup olmadığınızı gerçeklerle baş başa kaldığınızda sorguluyor, paradoksa giriyorsunuz. Burada bile kolaya kaçıp, insanları olduğu gibi değil de, sizin olmasını istediğiniz gibi şekillendirmeye çalışıyorsunuz. Ama birisi sizin alanlarınızı işgal etmeye kalktığında, hemen savunma mekanizmalarınızı harekete geçirmeyi ihmal etmiyorsunuz. Pembe masallarda yaşadığınızı sanıp, pollyannacılık oynamayı hüner biliyorsunuz. Boyunuzdan büyük hayallere bel bağlayıp, onların ağırlıklarında ezildiğinizde ise ağlamaktan da ar etmiyorsunuz. ...
Doğukan Yaşin
Doğukan Yaşin
··
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.