“Osmancığımın, annesine bahçeden koparıp getirdiği gülü bana sakladığını yazıyorsun. Bu, benim
zindandan gönderdiğim yapraktan çok daha kıymetli. Sizin havanızı teneffüs etmiş, senin gamlarını
dinlemiş, Osmancığın eli ile kopmuş, annesinin titreyen temasıyla titremiş bir gül. Bunu iyi sakla. Ben de
kendisini bu yalnızlık günlerimin hararetiyle okşadıktan sonra bir kağıda sarar ve şu mektupların içinde
hıfzederiz.”
Mektup 14 Ağustos 1926 günü Maliye Nazırı Cavid Bey’den eşi Aliyye Hanım’a yazılmıştı.
Tutuklandığı günden itibaren günlük işlerinin yanı sıra yaptığı tek şey eşine her gün bir mektup yazmaktı ve bu 59’ncu mektubuydu.
Aliyye Melek Nazlıyar Hanım, Osmanlı ile Cumhuriyet dönemi arasında kalmış, vefakâr ve iki devrin acılarını yaşamış bir kadındır. Küçük yaşta saraya alınmış, II. Abdülhamid’in torunlarından Adile Sultanın dairesinde görevlendirilmişti. Ancak Sultanın vefat etmesiyle Yıldız Sarayı’na alınıyordu. Sadece güzelliği ile değil, terbiyesi ve saygılı davranışlarıyla da
padişahın dikkatini çekmiş, “cici bebek” diye sevdiği Aliyye Hanım’ı oğlu Burhaneddin Efendi ile
evlendirilmeye karar vermişti.
Düğünleri 7.6.1909 günü Nişantaşı Sarayı’nda yapılmıştı. 18.8.1912 günü ise şehzade Ertuğrul Osman
dünyaya geliyordu. Ancak bu evlilik 10.11.1919’da Viyana’da son buluyor, Burhaneddin Efendi yaşamını
ölümüne dek New York’ta sürdürüyordu. (15.6.1949)