Görüldüğü üzere amaç suçlu cezalandırma görüntüsü altında devleti parçalamaktır. Çünkü Bekirağa
bölüğünde yatan tutukluların tümü devlet kademesinde kaymakam, müsteşar, Devlet şurası reisi, mutasarrıf
gibi görevler üstlenmiş kişilerdir. Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey de bunlardan biridir.
8 Nisan 1919 günü verilen idam kararı aynı gece padişaha yollanmış, şeyhülislam Mustafa Sabri
Efendinin de fetvasını alan padişah kararı vakit geçirmeden onaylamıştı. Sabit görülen suç üsten gelen bir
emri uygulamasıydı. Yozgat mutasarrıf vekili bulunduğu dönemde İstanbul’dan bir emir almıştı (1915).
Sancaktaki bütün Ermenilerin 24 saat içinde Suriye’ye nakil edilmeleri isteniyordu ve Mehmet Kemal Bey
emri yerine getirmişti.
10 Nisan 1919 günü saatler 17.00’i gösterirken Mehmet Kemal Bey Beyazıt Meydanına getirilmişti ve
sehpaya çıkmadan son kez halka seslenecekti:
“Sevgili vatandaşlarım; Ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma
inanıyorum. Sizlere yemin ederim ki, ben masumum. Sonsözüm budur, yarın da bu olacaktır. Ecnebi
devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa kahrolsun böyle adalet.”
İngiliz Yüksek Komiseri ise idamı Londra’ya şöyle bildirecekti:
“Eski Boğazlıyan Kaymakamı Kemal... Özel Harp Divanının kararıyla 10 Nisan günü idam edildi.
Kırım suçuna katılmaktan dolayı bir kimse, ilk kez layık olduğu cezaya çarptırılmıştır. Bundan sonra
hükümet, geniş ölçüde ve özellikle yüksek düzeydeki suçlular aleyhine aynı sertlikle hareket etme
cesaretini gösterip göstermeyeceğini bekleyip görmek gerekiyor