Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

684 syf.
9/10 puan verdi
·
47 günde okudu
ATTİLA İLHAN KEŞKE "BEN SANA MECBURUM"U YAZMASAYDI!
Bu söz çok sevdiğim bir hocama ait. Hocamız bu şiirin Attila İlhan'ı gölgelediğini, araştırmacı, gazeteci özellikle romancı kişiliğini geride bıraktığını söylemişti. Yazarın romanlarını okumaya başladıkça hocamın sözüne daha çok hak vermeye başladım. Bu incelemede önce genel olarak Attila İlhan'ın romanlarına sonra da Kurtlar Sofrası'na bakmak istiyorum. Her Anadolu genci herhalde "Ben Sana Mecburum"u bir kez okumuştur yahut dinlemiştir. Attila İlhan deyince ilk akla gelen şey. Markanın zamanla ürünün önüne geçmesi gibi bu dizeler de şairin önüne geçmiş. Hadi olsa olsa bir de "Gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu..." Romancılığı tabii ki şairliği kadar iyi değil ama romanlarına da bir şans verin, derim. Sitede gördüğüm kadarıyla okunma oranları çok düşük. Ve okumaya bu eserle başlamanızı tavsiye ederim. Okuduğum diğer romanlarına göre daha derli toplu. Attila İlhan, romancılıga basladiğı zaman kendi roman anlayışını nedenleriyle birlikte açıklamıştır: "Bence yirminci yüzyılın romancısı okuyucusunun bir sinema seyircisi olduğunu bir an bile hatırından çıkarmamalıdır (...)" Bu sebeple yazar, hareket ve eyleme önem verir, gündelik çizgilerden hoşlanmaz. Romanın gözlem ve monologdan ibaret olmaması gerektiğini vurgular. Aynı dönemde eser verdiği toplumcu-gerçekçi yazarları çok sert bir dille eleştirir. Köy gerçeklerini anlatan bu eserlerden neredeyse nefret etmektedir ve moda olmasından yakınmaktadır. Tarzlarını kuru, yavan bulur. Bireyi savsakladıklarını düşünür. Hepsinin birbirinin tekrarı olmasından yakınır. Romanı ideolojilerinin esiri yaptıklarını söyler. Köylünün dar kafalı olduğunu düşünür ve değişimin köyden başlayamayacağını savunur (Kaynak: Sokaktaki Adam'ın Önsözü) Bu düşüncesini dış kaynaklarla destekleyerek açıklar. Değişim ona göre ara bir yerden, şehirde yaşayıp da şehirli olamamış, Batı kültürüne adapte olamadıkça kendi kültürüne de yabancılaşmışlardan başlamalıdır. Kendi kahramanları da çoğunlukla bu yöndedir. Ben, yazara bireyi öne koyduğu için katılıyorum. Değişim evet, bireyden başlar. Toplumcuların bireyin psikolojisini ihmal ettiklerini fark etmişimdir hep. Öte yandan hepsinin birbirinin tekrarı olduğunu düşünmüyorum ve köy insanına bu kadar tekrar tekrar eğilmelerinden rahatsız değilim. O zamanda mevcut olan yoksulluğun, cahilliğin, geriliğin böyle göze sokulacağını düşünüyorum. Yaşar Kemal, Fakir Baykurt, Talip Apaydın vs. bunlar köy çocuklarıydı ve en iyi bildikleri şeyi anlatacaklardı... Değiştirmeye kendi insanlarından başlayacaklardı.Ayrıca belli bir seviyede kaldıkça edebiyatta ideolojiye karşı değilim. Attila İlhan'ın o dönemde yeni bir anlayışı temsil etmesini takdir ediyorum. Zira onun roman tarzı teknik ve içerik olarak bir çok yazarı etkilemiş ve ortaya doyurucu eserler çıkmıştır. İyi ki bu farklı eğilimler edebiyatımızı beslemiştir. Onun ilk okuduğum romanı: "NE İSTEDİĞİNİ BİLMEYEN AMA NE İSTEMEDİĞİNİ BİLEN ADAM" sloganıyla ortaya koyduğu "Sokaktaki Adam" dı. Üniversite yaşlarının vermiş olduğu romantik kafanın etkisiyle birlikte slagona bayılmış, eseri sevmiş, Kamarot Hasan'a hayran olmuştum. Daha sonra Atatürk'ü anlattığı Gazi Paşa, Fena Halde Leman, Zenciler Birbirine Benzemez ve Bıçağın Ucu'nu okudum. Attilla İlhan'ın siyasetiyle,sosyal çalkantılarıyla birbirinden çok farklı insanlarıyla bir dönem panaroması yaratmaya çalıştığını fark ettim. Bu yönüyle onun eserlerini tarihi ve sosyal roman tadıyla okumak da mümkün oluyor. Arada kalmışları, toplum dışına itilmişleri, yalnızları çok seviyor. Umutsuz aşıkları, kodamanları, halkın kanını emenleri, baba parasiyla eğitim alıp topluma yararlı olması gerekirken olmayanları, sapıkları, gayleri, fahişeleri, pezevenkleri, sevicileri (özellikle bu gruba takıntısı var gibi) bohemlik taslayanları, gerçekten yalnızlaşanları ve toplum ilerlemesi için çabalayanları... Gelelim, Kurtlar Sofrasına: Çok sevdim. Tatildi, memleketti, çocuklardı derken okuma sürem uzadı. Bir ayı aşkın bir sürede içli dışlı olduk. Her seferinde bir zaman doğsa da esere kavuşsam diye bekledim. İyi bir şair iyi bir roman yazarsa elbette dili sıkıcı olmaz. Hiçbir yerde karşılaşmadığım benzetmelerle doluydu hatta benzetme olmayan cümle neredeyse yoktu. Örneğin bir sigara yaktı diyecek: "Bir sigara elinde kırmızı parladı" diyor. İmgelerin ve benzetmenin tadını biraz kaçmış ama ben rahatsız olmadım. Neler Gördüm : Herbiri birbirinden farklı kalabalık kadroyu... Aşkın her türlüsünü... muhteşem bir şair anlatımıyla olağanüstü benzetmelerle... Cumhuriyet sonrası Türkiyesi'ni... Gerilemesiyle, yobazlaşmasıyla, ne Batılı ne Doğulu olamayışıyla, kokuşmuşluğuyla... Kötümser bir havada yazılan romanda, ülkenin Kuvay-ı Milliye ruhuyla düzeleceğini savununan bir Mahmut vardı. Bir de tespitleriyle Hüsnü Faik karekterinin zihninde gezinen bir ATATÜRK... Atatürk zaten romanın yazıldığı zamanlarda vefat etmiş çoktan. Mahmut da öldürüldü. Kafamızda soru işaretiyle kaldık. Yazarın romanlarında gördüğüm bir farklılık şöyle: Birkaç karakter birden çok romanında yer alıyor. İş Bankası Yayınları baskısında bu karakterler dipnot ile belirtilmiş. Böyle kalabalık bir kadro ile böyle uzun bir roman yazmak kolay değil bence. Ben bu basarıyı Mithat Cemal Kuntay'in Üç İstanbul romanında da görmüstüm. İki eseri benzettim. Yazar etkilenmiş olabilir.Öte yandan Ümid'in Mahmut öldükten sonra onun notlarına bakıp onu yeniden yaşaması ve onunla konuşmasını Tutunamayanlar'daki Selim ile Turgut'a benzettim. Eser, bu yönüyle Oğuz Atay'ı etkilemiş olabilir. Sonuç olarak iyi bir şairimiz, araştırmacımız olan İlhan'ın bu değerli, büyük romanını ıskalamamanızı öneririm.
Kurtlar Sofrası
Kurtlar SofrasıAttila İlhan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2008359 okunma
··
998 görüntüleme
Gönül. okurunun profil resmi
«Toplumsal düzeyde: Kurtlar Sofrası bizim kuşağımızdan bir yazarın toplumun tabanına değil, tavanına objektifini çevirdiği ilk ciddi roman denemesidir. Gerçekten de Demokrat Parti, gittikçe gelişmekte olan spekülatör ticaret burjuvazisi, toprak ağalığından ticaret burjuvalığına geçiş, genel olarak ticaret burjuvazisinin yabancı sermaye ile işbirliği deneyleri ve montaj sanayiciliğine geçiş hevesleri, komprador kapitalizminin belirginleşmesi· gibi ekonomik ve toplumsal olgular hayli geniş kapsamlı olarak ele alınmış, işlenmiştir. ( ... ) Estetik düzeyde:Kurtlar Sofrası çokluk yaşanmış bir hayat deneyine dayanan, tek sesli, tek doğrultulu, yüzeyden ve röportaj havalı roman uygulamalarınakarşılık; geniş kapsamlı, çok kahramanlı, ekonomik ve toplumsal (sınıfsal) bir örgü üzerinde geliştirilen derinlemesine bir toplumcu roman uygulaması ortaya çıkıyor. Bu özellikleriyle de bizim kuşaktan bir öncülük işi başarıyor sanının. Aynca, bu ana örgü içinde kişiler bireysel kendi diyalektiklerini derinlemesine yaşıyorlar.» (Attila ilhan) (
Seçme Romanlar
Seçme Romanlar
)
Gönül. okurunun profil resmi
"Attila İlhan, sonradan Aynanın İçindekiler de ayrıştıracağı bü­tün izlekleri Kurtlar Sofrası'nda geçit törenine çıkarmış gibidir: Kuvayı Milliye ruhu, 1940 sonrasının handiyse diktaya varan rejimi, toprak ağalığı, ticaret burjuvazisi, Demokrat Parti'nin vaatlerini yerine getirmeyişi, yalnız kalmış eski inkılapçılar, yeni dönemin kirli para zenginleri, basın ve sanat çevreleri ..."
Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu
Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu
Gönül. okurunun profil resmi
"Yazar, "köy romanlarından farklı olarak, egemen çevrelerin romanını yazmak'' istediğini belirtmiştir. Egemen olmak, Attila İlhan'a göre, Tanzimat'tan bu yana toplumsal dönüşümlerimizde büyük etki yaratmışlıkla eşanlamlıdır. Bu egemen çevre, melez burjuvazi, bürokratlar, toprak zenginleri, aydınlar ve eğlence-fuhuş endüstrisinin bireyleri olarak karşımıza çıkar.."
Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu
Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu
Bohem okur okurunun profil resmi
Hep aklımın bir köşesinde bir gün okuyacağım📚🧡
Gönül. okurunun profil resmi
Çok iyi dönem romanı tadında, mutlaka listeye al⚘⚘
hüsnü çelik okurunun profil resmi
Tavsiye ederim
Ayşe okurunun profil resmi
Sen bu uzun yorumu yazarken acaba deniz kızları nerdeydi ?
Gönül. okurunun profil resmi
Ikisini de ayni anda uyutmayı başardım bu kez:) Bu güzel eser ve yazar hakkında birkaç çift laf etmeden geçemedim hocamızı da anarak.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.