Gönderi

Üzerinde çalışıyor olduğum film senaryosundan...
Konuşmak yitirmiş bütün cazibesini Cahit. Etraf birbirini duyduğu halde anlaşamayan insanlarla dolu. Bakma yüzüme kaya balığı gibi alık alık lan. Duyduğu halde dedim, dinlediği halde demedim. İnan bana, en az bakmakla görmek arasındaki fark kadar fark vardır duymakla, dinlemek arasında da. Bundan dolayı esiriyim uzun soluklu susmaların. Duyan çok da, anlayana, dinleyene rastgelmek mesele. Hem inan bana derdini hakkıyla dile indirgemek zor zanaat zaten bu devirde. İnsanlar kendilerinden bıkmış. İçlerinden gelen o yardım çığlığına dahi kulaklarını tıkamışlar. Seni dinlemelerini ve anlamlarını onlardan bekleyemezsin. Seni duymuyorlar diye onları suçlayamazsın. Sırtını sıvazlamadılar diye kızamazsın kimselere. Birine hesap soracaksan şayet kendine soracaksın. Zira seni o müşkül durumda bırakan kendinden başkası değildir Cahit. Bu ayrımları yapamadığımızdan kalabalıklar arasında yalnızlığa mahkum oluyoruz. -Sen yapıyorsun da ne bok oluyor Fikri? Aynı tas aynı terane. El elde baş başta sürekli. Bir arpa boyu yol aldığın yok. -Bakma bana oğlum, ben de sokaklarla avutuyorum kendimi. Siyah-beyaz bir filmin içerisinde gibiyim sanki. Renk yok, şevk yok, heyecan yok...Bunca yokluğun içerisinde var olma mücadelesinin aptalca olduğunu söyleyeceksin bana şimdi değil mi? Lafa böyle başlayacaksan Allah aşkına sus, konuşma. Bana bak lan, hayatın hep acı yanlarını konuşuyoruz. Eteklerine hep karanlık sokaklardan asılıyoruz. -Ne yapacaktık oğlum? Hayat bize seçim şansını sundu da biz mi karanlığı seçtik? -Ulan öyle mi dedim dingil? Hayat kime ne sunmuş ki? Sen hayattan zorla alacaksın istediğini. -Aga kıssadan hisseler, masallar anlatacaksan hiç başlama. Kafam ambale olmuş, trilyalarca tilki göt göte çırpıyor beynimin içinde dinleyemem senin fukara edebiyatını. -Şiii, dinle lan bi. Baksana oğlum soğuk taştan duvara sırtımızı dayamışız. Tepemizde masmavi, umudun ışığıyla parıldayan bir gök var. Hala nefes alıyorsun, oksijeni dibine kadar ciğerlerinde hissediyorsun. Hala bizi ayakta tutsun diye türlü bahaneler yaratabilirim mücadele için. Tabiat hiçbir şeyi senden, benden esirgemiyor oğlum. Gel gelelim biz her fırsatta ayrıntılarda boğulmayı hüner bildiğimizden, paraya, şana, şöhrete, şatafata taptığımızdan bunları göz ardı ediyoruz. Mutluluk mu, derin bir nefes çek, al sana mutluluk -Ya Fikri, siktir git. -Lan bi derin nef... -Fikri siktir git.
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.