Katılıyor Musunuz?
Din, toplumsal bir olgu olması yanında, aynı zamanda tarihseldir. Yani insanlık tarihinin belli bir aşamasına kadar yoktu ve ancak belli bir aşamada ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda, onu oluşturan nedenlerin ve ona duyulan sosyal, siyasal, ekonomik, psikolojik ihtiyaçların ortadan kalkmasına paralel, zaman içinde yok olacaktır.
Sayfa 28 - Literatür Yayınları
··
25 görüntüleme
Tarihte şöyle bir sıkıntı vardır ve tarihçiler bunu bilir, geçmişte yaşanılanlara bakılarak gelecek bilinemez. Müneccim değil hiçbir tarihçi. Din olgusunun ortaya çıkışı ise devletin ortaya çıkışı gibi belli bir zamandan sonra ihtiyaç doğuyor. Harari mesela belli bir sayıdaki insanın nasıl beraber yaşayabileceği sorusunun cevabı olarak nitelendirir dini. Tabii Sapiens kitabında dinin doğuşunu anlatırken 21. Yüzyıl için 21 ders kitabında da bir gün din yok olur mu acaba diye sorar. Bu bağlamda her 2 kitabı da tavsiye ederim ama soruya geri dönersek, ihtiyaçların ortadan kalkmasıyla din de yok olacak demek oldukça iddialı bi yaklaşım olmuş. Insanlar inanmak isteyen canlılardır. Nitekim ateist birisi bile olsanız bir şeye inanıyorsunuz. Bu toplum olabilir, sevgi olabilir, insanlık olabilir.
Inanmak insanların ihtiyacı aslında ve psikolojide de bazı deneyler ile bu durum ortaya konuldu. Demem o ki, ne gibi koşullar dinin ortaya çıkışını sağladıysa da din, daha genel olarak inanış hiçbir zaman yok olmayacak.
Mitolojiler, Ortadoğu dinleri kitapları(kronolojik olarak) okunursa dinin tarihsel bir süreç içinde oluşturulmuş, insan ürünü bir olgu olduğu çok rahat bir şekilde anlaşılabilir. Ekstra olarak Uzakdoğu dinleri de okunabilir. Bunun dışında bilimsel gelişmeler ve yarattığı etkiler izlenilirse dinlerin nasıl gündemden düştüğü, düşmek zorunda olduğu anlaşılabilir. Felsefe ile de bunlarin ustune çilek koyarak güzel bir pasta oluşturursunuz, afiyetle yiyebilirsiniz.
Din olgusuna; tanrı/tanrıça varlığına duyulan inançlar, dini ritüellerin varlığı, kader- ruh- ölüm sonrası yaşam gibi bakarsak insanlık tarihinin başından beri var diyebiliriz. Şu ana kadar bilinen ilk uygarlık Sümerler ve bu uygarlik incelendiğinde din olgusunu da görebiliriz. Öncesine dair yoktu diyemeyiz çünkü buna dair bir ispat yok. Yazar neden din ilk insanlik tarihinde yoktu demiş ben orayi tam anlamadim. Uygarlıkların öncesinde bilgisine ulaşılamayan topluluklar için de yoktu nasıl diyebiliriz. Ve evet dinlerin tarihsel süreçte geliştiğine ben de inanıyorum. Daha doğrusu inançtan öte okuduklarimdan bunu anlıyorum.
Yaklaşık bir mliyon kadar yıllık insan tarihinde son 20-30 yıldır çeşitli inançlar var diyor yazar. Ben de katılıyorum sana.
5 sonraki yanıtı göster
İlk insanlar anlamlandıramadıkları her şeyi daha üstün bir güce yordu. Bunlar doğa olayları, basit kimyasal tepkimeler gibi şeylerdi. Ateş başında otururken hikayeler ortaya çıkmaya başladı. Mitler oluştu. Sonra genel kitleye göre daha zeki olanlar kalktı bu mitlerdeki üstün güçle kontak kurduğunu iddia etmeye başladı. Durum bundan ibaret.
İnançlar artık bir mitten daha fazlasını anlam ifade etmese de insanlığın geçmişine bakınca bir şeylere inanmak zorundaydı türümüz.
Bir bilince sahip olup hiç anlayamadığı, anlamlandıramadığı bir dünyada başka şekilde yaşamını sürdürmesi oldukça zordu. Bir ormandan geçerken korkuyor, gece karanlıktan, gündüz başka tehlikelerden korkuyor. Ölmekten ya da bir yakınının ölmesinden korkuyor. Hastalıktan, salgınlardan, bir çok felaketten korkuyor. İnsanlık bunca korkunun içinde tanrıları kendisini koruyan bir varlık olarak düşünüp güç almadan bu kadar korkunun içinden sağ çıkması zordu.
Bu korkular yok oldukça, sorular cevap buldukça inançlar da tarihsel bir hikaye olacaklar, ki zaten tutar bir yanları yok.
Sahi, insanlar yerleşik hayata geçmeden önce dinler neredeydi?
Bu yorum görüntülenemiyor
Kurana ters bu fikir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.