Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

137 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
“Ezilenler”i tamamladıktan sonra yoğun çalışma temposu nedeniyle sağlığı bozulan Dostoyevski doktorunun tavsiyesi ile Almanya, Fransa ve İngiltere’yi içeren kısa bir Avrupa seyahatine çıkar. Yıl 1862’dir. Avrupa’da devrimin etkileri hala sürmekte, burjuvazi yükselmekte, ezilen kesimleri savunmak amacıyla sosyalizm sesini yükseltmektedir. Slav milliyetçisi Dostoyevski’nin gözünden bakıldığında Avrupa medeniyeti ruhsuz ve kalpsiz bir materyalizme dayanmaktadır. Londra’da toplumsal hayatın açık çelişkileri, zenginlik ve yoksulluk arasındaki uçurum, manevi duygulardan uzaklaşma bilinçsiz bir küstahlıkla ve hiç kimseye aldırış etmeden sergilenirken devrimin merkezi Paris’te burjuvazinin kendine güven ve düzen görüntüsü altında saklanır. Katolik kilisesi paranın peşinde koşar olmuş, insanlar ahlak ve maneviyattan uzaklaşmışlardır. Öfkeli ve alaycı bu Avrupa eleştirisinde Dostoyevski otellerdeki kimlik kontrolünden küçük esnafa, eşini aldatan kadın ve erkeklerden hayat kadınlarına, burjuvadan rahiplere kadar hem kesime batırır iğnelerini. Dostoyevski’ye göre sosyalizme geçiş kaçınılmazdır, ancak bencil kişisel çıkarlara dayanan bir sosyalizmin kazanma şansı yoktur; başarılı olmak için manevi değerlere sarılmak ve Rus komününe özgü Hristiyan değerleri muhafaza etmek gereklidir. Dostoyevski notlarının başlangıcında derin bir Rus toplumu analizi yapar; biz de Rus ve Türk aydınlarının birbirine ne kadar benzediğini anlarız. Rus entelijiyansı Avrupalılara benzemek ister, ama sadece görünüş olarak (“Ayağımıza ipek çorap geçirip başımıza bir peruk takınca, bir de kılıç kuşanınca Avrupalı olacağımızı sanıyorduk. İşin kötüsü, hoşumuza da gidiyordu bu.”). Bu Avrupalılaşma hevesi okumuş kesimi halktan uzaklaştırır (“Biz öylesine güzeliz, öylesine uygarlaştık, öylesine Avrupalılaştık ki yüzümüze bakınca sade Rus vatandaşının midesi bulanıyor. Artık hepten yabancı, başka ulustan sayıyor bizi”). Aydın kesim kendisini anlamayan sıradan halkı küçümsemeye başlar hatta (“Halkın karşısında ellerimiz belimizde, böylesine kurulmamızın, üstelik yüzlerine tükürürcesine konuşmamızın ne alemi var? Kişinin kendi kusursuzluğuna, başkalarını küçük görmeye hakkı olduğuna böylesine inanması gerçekten gülünç, hem de çok gülünç. Dahası, bunun inanç mı, halkı küçümseme mi, yoksa Avrupa uygarlığı karşısında duyulan akılsızca, uşakça bir tapınış mı olduğunu da bilmiyoruz.”). Dostoyevski’nin bu çalışması izleyen yıl yayınlayacağı mükemmel kitabı “Yeraltından Notlar”a da hazırlıktır.
Yaz İzlenimleri Üzerine Kış Notları
Yaz İzlenimleri Üzerine Kış NotlarıFyodor Dostoyevski · İletişim Yayınları · 2021691 okunma
··
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.