Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Evet, insanî zaaflarını gizlemiştir ama meziyetlerine, kabiliyetlerine de gölge düşürmüştür. Kendi kendime sormuşumdur: “Acaba bu davranış korku kadar bir hesaba da mı dayanıyordu? Samimiyet hiçbir ülkede doğuda olduğu kadar saygısızlığı körüklemez. Hiçbir ülkede sükût bilgelik alâmeti sayılamaz. Nezaket Doğu’daki kadar kısır, babacanlık, Doğu’daki kadar tehlikeli değildir. Orada hükümdar, milletine serbestçe ve sık sık gösteremez kendini; meğerki sert, hatta insafsız davransın. En küçük vesilelerle izhar-ı zulm etmekten çekinmesin. Yoksa tebaasının itaat ve saygısını çabucak kaybeder.” Oysa Abdülhamid katiyen zalim değildi. Adına ve hatırasına eklenen “Kızıl Sultan” lâkabı tarihin en büyük yalanı. Boğdurulup yok edilen devrimci talebeler masalı yalan, çuvallara dikilip Boğaz'ın sularına atılan saraylı kadınlar hikâyesi yalan! Tam tersine... Abdülhamid şiddetten nefret ederdi. Tahammül edemezdi kan akmasına, maddî eza duyardı. Nefret ederdi darağacından. Affetme salahiyetini her vesileyle kullanırdı. Hatta suiistimal ederdi. Nizamî muhakeme tarafından verilen idam hükümlerinin hemen hepsi otomatik olarak sürgüne tahvil edilirdi. dönmek ümidini muhafaza ederdi. Çok defa efendi olarak gidilir, bey olarak dönülür, paşa olarak dönülürdü. Belki bu da bir hesaba dayanıyordu.
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.