Gerçekten insanlar çok enteresan bir yaratık, bir o kadar da tuhaf. Yaptıkları şeylerin hemen hemen çoğu gereksiz. İnanç ruha hitap eder, bilim ise bedene. Birinin diğer alana girmeye başlaması her zaman iğrenç durur. Mevzu bu kadar basit. İnsanlar tek başına ölüyor ve ölen insanlar hayatın devamına engel teşkil etmiyor. Yani tek başınıza sefere çıkacağınız için önce kendinizi anlamaya çalışın, sınırlı zaman ve enerjinizi iyi kullanın.
Milyonlarca insan bir araya gelse yeryüzünden ne inançları kaldırabilir ne de bilimi engelleyebilir. Birileri bunları barıştırmaya çalışır, birileri de karşıt gösterme çabasına girer; sonuç değişmez ikisi de yoluna devam eder. İnançla fizik kurallarının üstesinden gelemezsiniz, mesela şu an okuduğum kitapta, bir şeyhin kerameti anlatılır ve buna göre çamurdan yaptığı köfteler gerçek köftelere dönüşür. Mevcut durumumla benim buna inanmam kesinlikle mümkün değil. Ama birileri de inanıyorsa karışmam belki o kişi benim eriştiğim şeylerden uzak belki de ben onun eriştiği şeylerden uzağım, bunu bilemem! Diğer taraftan bilimle istediğiniz ilerlemeyi yapın asla ruhu kontrol altında tutamazsınız. Ama inanç dünyası bir şekilde bunu başarıyor. O iç huzuru sağlıyor, ister Kutsal dinlerden birine inanın, ister ineğe tapın, isterseniz yaptığınız putlara, fark etmez eğer samimiyseniz inancınızda, o sakinliği bir şekilde yakalıyorsunuz.
Kısacası şunu demeye çalışıyorum, evrimi yüzde yüz ispatlasanız da, yüzde yüz red etseniz de hiçbir şey değişmeyecek. Onun için bu tür şeylere partizanlık derecesinde bağlanıp kendinizi ve zamanını heder etmeyin. İlgilenin ama sadece size hizmet edecek kadarki kısmıyla.