“Bizler ölüyüz” dedi Winston.
“Hayır,daha değil” diye konuştu Julia.
“Fiziki açıdan ölü değiliz. Ama ne kadar sürecek bu. Altı ay,bir sene,nihayet beş sene... Ölümden korkuyorum ben. Sen gençsin; benden daha çok korkarsın ölümden. Tabii, elimizden geldiği kadar geciktirmeye çalışacağız bunu. Yine ne farkeder? İnsanoğlu , insan olarak kalmakta devam ettiği sürece hayat da ölüm de aynı şey.”
“Saçmalama ! Yaşamak hoşuna gitmiyor mu sanki? Bak işte karşındayım, dokun:canlıyım,yaşıyorum,gerçeğim, hayat doluyum. Bu hoşuma gitmiyor mu?”
Sarıldı ona Julia.
“Evet hoşuma gidiyor bu” dedi Winston.
“Öyleyse şimdi ölümden sözetmeyi bırak da beni dinle. Gelecek buluşmamızı kararlaştıralım. O korudaki yere gidebiliriz yine,aradan uzun bir zaman geçti. Ama bu sefer başka bir yoldan gitmelisin oraya. Trene bin... dur,planını çizeyim sana.”
O pratik zekasını kullanarak, güvercin yuvasından bulduğu bir çöp parçasıyla tozlu zemin üzerine bir kroki çizmeye koyuldu.