Yeryüzünde böyle bir yer daha var mıdır
bilmiyorum? Müzik marketlerden caddeye
yayılan arabesk, protest, jazz, pop, metal, klasik
müzik, Türk müziği, klasik Türk müziği, türkü
ve sınıflandırılamamış ne kadar şarkı varsa
kulağınızı tırmalardı. Parfüm, ter, yemek ve
çiçek kokulan arasında keyifle, kederle,
aceleyle, dalgınlıkla, pervasızca, çapkınca, tek
başına, topluca yürürdü insanlar. Çok kollu, çok
dallı büyük bir ırmağa benzeyen bu muhteşem
cadde, papazı, fahişesi, cami hocası, pezevengi,
hahamı, Alevî dedesi, bankacısı, işportacısı,
öğrencisi, öğretmeni, tinercisi, dönercisi,
dekoratörü, evsizi, midye satıcısı, esrar satıcısı,
kanun kaçağı, Anadolu kaçağı, Avrupa kaçağı,
Amerika kaçağı, Afrika kaçağı, yani yaşam
kaçağı, beyazı, karası, sarısı, kızılı yani insan
görünümünde olan kim varsa, hepsini, herkesi sorgusuz sualsiz kucaklamıştı.