Gönderi

"ZEHRA BOYU KAR...
kafaya koyduğumda yirmi bir falandı peki dediğinde taş çatlasın yirmi iki verirler mi bakalım diyordum kendime tamam istiyor da, kız öğrenci; hem öyle böyle değil zehir gibi evin büyük umuduydu zehra, küçük kızı daha iş kadını olacaktı, dolar üstünden maaşı daha özel sigortası, yemek çeki, arabası kendi ayakları üstünde bir dursun da koca nasılsa bulunur, diyordu anası belki doktorlar, belki hakimler, avukatlar ya da belki şirketten; arabası gibi o da bir gece kim ne dediyse artık, şalterim nasıl attıysa (bahane tabii) dikilmişim kapılarına bir gece hasret nasıl dayandıysa yürüdü geldi zehra! beni o dakka istanbul’a vali yapsalar istanbul’u bana verseler o dakka anam avr… olsun istemem. zehra benimle gecenin körü üstelik nereye bile demeden yürüdü ya kafam binbeşyüz, ama hayallerim var cepte bir şey yok ama yüreğim var bir de elinden tutmuşum ki zehra’nın samanlığı diyorum, anasını satıyım seyran bile ederiz biz bu zehra’yla bir pansiyon, çünkü pansiyonlar ucuz sanırsın ki evcilik oynuyoruz birken iki oluyoruz zehra’yla, ikiyken üç en uzun gece, hastane ve bebek sesi elim titremiyor uzatırken ödemeyi kimliğimle yapıyoruz bakma kapı gibi adamdım ben de seksen kilo yüzüme bakılırdı, ekmeğimi taştan çıkartırdım ama bütün taşlar sözleşmiş gibi dağıldı elimde o kış elimden yüzüme bulaştılar, bütün taşlar sen hiç yüzünün bulaşığından utanıp, saklandın mı yorganın altında? yaralı bir hayvan gibi pusuda hani belgesellerde olur; bir aslan, tuzağa yakalanmış yaralı çaresizlik saldırganlaştırır bir aslan, yaralı, pusuda, saldırgan gitmesi için dua ettim inanmadın değil mi, ama ettim kızdım, bağırdım, kovdum hatta küfrettim ama zehra’da bir inat, taşı çatlatan bir inat taş olsa çatlar dediğim ne varsa, inadım inat yemeğe, ütüye bulaşığa sigara bitti, temizliğe, çocuğa o canım elleriyle zehra sabır doğradı otur kalk tarhana çorbasına hep böyle soğuk mu olurdu kış, çatı katlarında yoksa kış en soğuk, çatı katlarında mı olurdu – niye ağlıyor bu çocuk? – üşüyor herhalde. yorganımı okşadı önce sonra küçük topuk sesleri merdivende beş dakika geçmedi kapının önünde zehra; bir kucak odunla hem de ah be zehra beni yaksaydın ya o gece beni böyle lime lime doğrayıp beni yaksaydın ya sobanın karşısına geçip bir halta yaradın herif nihayet, deseydin ya kopmuşum yataktan nasıl fırladıysam gözlerim yerinden nasıl fırladıysa ne yapmaya çalışıyorsun ulan, diyip boğazına nasıl sarıldıysam ellerimi çok severdi zehra, nasıl sarıldıysam ses kesildi, soba söndü odanın içi kar boyu zehra (Dilek Kartal, İzdiham.com)
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.