Eski Said'in gafil kafasına müdhiş tokatlar indi, "El-mevtü hakk" kaziyesini düşündü.
Kendini bataklık çamurunda gördü.
Meded istedi, bir yol aradı, bir halaskâr taharri etti.
Gördü ki, yollar muhtelif; tereddüdde kaldı.
Gavs-ı A'zam olan Şeyh-i Geylanî'nin (R.A.) "Fütuhu'l-Gayb" namındaki kitabıyla tefe'ül etti.
Tefe'ülde şu çıktı:
ﺍَﻧْﺖَ ﻓِﻰ ﺩَﺍﺭِ ﺍﻟْﺤِﻜْﻤَﺔِ ﻓَﺎﻃْﻠُﺐْ ﻃَﺒِﻴﺒًﺎ ﻳُﺪَﺍﻭِﻯ ﻗَﻠْﺒَﻚَ
Acibdir ki; o vakit ben, Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye a'zâsı idim.
Güya ehl-i İslâmın yaralarını tedaviye çalışan bir hekim idim.
Halbuki en ziyade hasta ben idim.
Hasta evvelâ kendine bakmalı, sonra hastalara bakabilir.
İşte Hazret-i Şeyh bana der ki: "Sen kendin hastasın, kendine bir tabib ara!" Ben dedim: "Sen tabibim ol!" Tuttum, kendimi ona muhatab addederek, o kitabı bana hitab ediyor gibi okudum.
Fakat kitabı çok şiddetli idi.
Gururumu dehşetli kırıyordu.
Nefsimde şiddetli ameliyat-ı cerrahiye yaptı.
Dayanamadım, yarısına kadar kendimi ona muhatab ederek okudum; bitirmeye tahammülüm kalmadı.
Tarihçe-i Hayat - 136