Ona sevgili dostum Oblomov demek istiyorum. Gerçekten dostum gibiydi. Ne kadar tembel, vurdumduymaz, uyuşuk ve dünya yansa umurunda olmayacak bir adam olsa da onunla vedalaşmak açıkçası üzdü beni. Eminim ki okuyan herkes Oblomov’u çok sevecek. Çünkü o içimizden biri hatta bir çoğunuzun ‘’tıpkı ben’’ diyeceğinizi çok iyi biliyorum.
Oblomov o kadar uyuşuk, o kadar tembel bir adam ki 632 sayfalık kitabın ilk 200 sayfası yatağından, odasından çıkmasını bekledim. Gelip gidenlere, onu ziyaret edenlere, evinden çıkarmak isteyenlere de cevabı hazır: plan yapıyorum! Evet her konuda planlar yapıyor, ne yapması gerektiğini biliyor ama uygulama kısmına gelince kılını kıpırdatmıyor. İnsanın sinirlerini bozacak derecede tembel olan Oblomov diğer taraftan da kalbinde zerre kötülük olmayan, ince ruhlu, zarif, kimseye zarar veremeyecek derecede naif bir insan. Oblomov’a çokta haksızlık etmeyelim, dikkatle okursak kitabın bir felsefe içerdiğini kolaylıkla farkedebiliriz. Kendisini eleştiren insanlara şu şekilde cevap veriyor: ‘’Peki, sence en güzel hayat nedir? Niçin Oblomovluk olmasın? Sanki herkes bu benim hayalimdeki hayat için uğraşmıyor mu? Sizin bütün koşmalarınız, tutkularınız, ticaretleriniz, siyasetleriniz hep sonunda rahat etmek için, kaybolmuş bir cenneti bulmak için değil mi?’’ Bu açıdan bakınca insan Oblomov’a hak vermeden de edemiyor. Oblomov hayatına bu tembellikle devam ederken onu biraz olsun harekete geçiren bir durumla karşılaşıyor; aşık oluyor! Bu Oblomovluk aşk hayatını nasıl etkiliyor kitaptan okuyup görmenizi tavsiye ederim.
Kitabın Rus Yazarı İvan Gonçarov bu kitabıyla aynı zamanda doğunun miskin, rahatına düşkün insanıyla, batının çalışkan insanı arasında kıyaslama yapıyor. Rus olan Oblomov ile onun en yakın arkadaşı Alman Ştoltz üzerinden kendi ülkesini eleştiriyor. Bizim toplumumuz da benzer bir tembellik olduğu için, kitapta bize ait bir çok durumla karşılaşabilirsiniz.
Keyifle okuduğum, kendime de çok benzettiğim kitaba da ismini veren sevgili dostum Oblomov ile herkesin tanışmasını tavsiye ederim.