Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Günlerdir başörtülü bir kadının bebeğine yaptırdığı lüks etkinliğini konuşuyoruz. Görüntülere bakıyorum. Mevlid etkinliği desen değil, doğum günü desen o da değil. Ne olduğu, hangi inancı temsil ettiği belli olmayan bir etkinlik işte. Anne başörtülü, katılımcılar başörtülü... Ama annenin başörtüsünün üstünde Marilyn Monroe tarzı bir şapka, başörtülü bir kadında olmaması gereken abartılı bir makyaj. Lüks, şatafat ve görgüsüzlük iç içe geçmiş. Bir bakıyorsunuz şarkı çalıyor, bir bakıyorsunuz Mevlid okunuyor, dualar okunuyor. Katılımcılar bir alkışlıyor, bir ellerini yüzüne götürüp âmin çekiyor. Görüntüleri alıp yabancı ülkelerden birkaç kişiye gösterseniz, "Bunlar hangi dine tapıyor ya da nasıl bir eğlence yapıyor anlayamadık" diyecekler. O derece... Görüntülerin yayınlanmasının ardından benzer onlarca görüntü videosu daha düştü internete. Başörtülü kadınların ultra lüks mekânları kapatıp çılgınca eğlendiği, şarkılar türküler eşliğinde hoplayıp zıpladığı görüntüler... Belli ki o gecelere katılan başörtülü başka kadınlardan biri sızdırmış görüntüleri. "Biz de eğlenceden anlarız" diyerek herhâlde... Bazı gazete yazarları bu görüntülerin eleştirilmesi üzerine duyar kasıp, "Bırakın herkes dilediği gibi giyinsin, dilediği gibi yaşasın" yorumları yapıyor, eleştiri sahiplerine bağnaz muamelesi yapıyor. Kusuruma bakmayın ama ben bu konuda bağnaz olanların arasında yerimi alacağım. Bu nedenle, mesele başörtülüler olunca, "Bırakın herkes dilediği gibi giyinsin, dilediği gibi yaşasın. Size ne? Karışma hakkını nereden buluyorsunuz" sözüne de katılmıyorum. Ne münasebet? Bal gibi karışır, istediğim gibi eleştiririm kardeşim. Çünkü ben, yüz binlerce ve hatta milyonlarca insan gibi, o başörtüsünün kafalara özgürce takılabilmesi için bedel ödemiş biriyim. 28 Şubat döneminde başörtüsü zulmünü protesto ettiğim için işsiz kalmış, katıldığım eylemlerde cop yemiş biriyim. Çünkü o başörtüsü benim inancımın simgelerinden biridir. Süs olsun diye, kafalara takılan bir aksesuar değildir. Eğer o başörtüsünü takan kadın hayat tarzıyla ve aykırı davranışlarıyla, benim inancıma, benim mukaddesatıma kötü söz ettiriyorsa ben bu noktada duramam. Durmam da... Kimin söylediğini bilmiyorum ama çok güzel bir söz duymuştum başörtüsüyle ilgili. "Biz, başörtüsü mücadelesini kazandık ama tesettür mücadelesini kaybettik" demişti vatandaşın biri... Haksız mı bunu söyleyen kişi? Etrafınıza bir bakar mısınız? İran usulü, taktığı başörtüsünün altından bir perçem saçı dışarı salanlar ortalıkta cirit atıyor. Başına başörtüsü takıp, altına daracık taytlar, kotlar giyinerek ve üstüne hafif uzun bir gömlek atarak sokaklara fırlayanlar fink atıyor. Öyle görüntülere rastlıyorum ki "Başı açık olan, başı kapalı olandan daha tesettürlü" diyorum. Bülent Ersoy kadar makyaj yapanını biliyorum. Sosyal medyada, kıpkırmızı rujlarla kare kare fotoğraflar paylaşanları biliyorum. Atlara sarılıp, köpeklerle dudak dudağa öpüşürken poz paylaşanları görüyorum. Şimdi yeni bir akım çıktı. Başına bere misali süslü püslü, parlak taşlı bir şey takıyorsun, oluyor sana başörtüsü. Sordular mı "Ben başörtüsü takıyorum" diyorsun! Başörtülü arkadaşlar bana kızmasın boşuna... Yukarıda da söylediğim gibi. Başörtüsü sadece kafasına takanı ilgilendiren bir mesele değil. Bir inancı ve aynı zamanda bu ülkede zulüm altında geçen bir devri temsil ediyor. Üniversite kapılarında başörtülü oldukları için eğitim hayatları ellerinden alınan kadınlar, siz o başörtüsünü bir aksesuar olarak kullanın diye çekmedi o zulmü. Başörtüsü zulmüne karşı çıktığı için yargılanan ve hâlâ içeride hapis yatan 28 Şubat mağduru insanlar var. Onlar, başörtüsünün manevi değerini böyle ayaklar altına alın diye yatmıyor hapislerde... Başka bir hayata özeniyorsanız, buyurun açılın. İnanın bu konuda kimse size kem söz söylemez. Bugün sizi eleştiren ben, "Tercih hakkını kullandı" der geçerim. Namaz kılmıyorsunuz diye kimse sizi eleştirmez. Oruç tutmuyor diye linç edilemezsiniz. Bunlar sizin Allah ile kendi aranızda olan meseleniz. Ama hepimizin topluca mücadelesini verdiği başörtüsü üzerinden benim davama, inancıma hakaret ettirirseniz bu konuda beni ve benim gibileri karşınızda bulursunuz. İsterseniz gök kubbeyi başımıza yıkın, bundan kurtulamazsınız! Süleyman Özışık
··
811 görüntüleme
ოerყeო okurunun profil resmi
Çok üzücü hadisler Gerçekten tesettür için verilen onca mücadele umursamıyor. Bu din için milyonlarca insan mücadele verdi. İlk şehit Hz. Sümeyye'den itibaren on binlerce kadın şehit edildi, zarar gördü. Ama şimdiki müslümanların çoğu bundan bir haber. Yazıklar olsun dinin değerlerini çiğneyenlere. Dinin değerlerini değersizleştirenlere! Ne demiş
Nureddin Yıldız
Nureddin Yıldız
Başörtü özgürlüğünü kazandık ama örtünün altındaki başları kaybettik..
Siyah Zeytin okurunun profil resmi
Nasıl güzel anlatmış
꧁ İzzeddin el Kassam ꧂ okurunun profil resmi
Eskiden tesettürlü bacım vardı, başörtüsü mücadelesi veren. Şimdi ise başörtülü çıplaklar var tesettürle mücadele eden. #54208144 Dikkat! Tesettürle ancak bir kafir mücadele eder. Ve çoğalan başörtülüler değil, sadece Ahlaksız, namuzsuzların başörtülü versiyonlarıdır. Bunlar kirli kalpleriyle Allahın ayetini de lekelediklerinden büyük bir vebale de girerler. (Ve denildiği gibi) Kimi başı açıklar onlardan daha kapalı ve müslümandırlar. Başında ki örtüsünü Allahın ayeti bilen, baştan aşağısını göstermekten daha çok haya eder. Çünkü Tesettür baştan değil, ayaktan başlar. Eğer tesettür sadece başı kapatmakla olsaydı, rahibelerde müslüman olurdu. Ateş ehlinden iki sınıf vardır, henüz onları görmedim: Yanlarında sığır kuyruğu gibi birşeyler (zabıta memurlarının kamçıları vb. ile yorumlanmıştır.) taşıyıp onu insanlara vuran insanlar; giyinmiş, çıplak kadınlar ki bunlar Allah'a taatten dışarı çıkmışlardır. Bunlar, başkalarını da baştan çıkarırlar. Başları deve hörgücü gibidir. Bu kadınlar cennete girmek şöyle dursun, kokusunu dahi almazlar. Halbuki onun kokusu şu şu kadar uzak mesafeden duyulur. / Ümmetimin son dönemlerinde bir takım adamlar olacaktır. Erkekler gibi eğerlerin (bineklerin) üzerine binip cami kapılarına ineceklerdir. Hanımları ise giyinik uryandır, (giyinik çıplaktır), başları üzerinde arık deve hörgücü gibisi vardır. Onalara lanet edin. Zira onlar lanet olunmuşlardır. (Hadis-i Şerif) #47129532
Bu yorum görüntülenemiyor
Elif أليف okurunun profil resmi
Olması gerekeni en güzel şekilde açıklamışsınız. Allah razı olsun.
Abdullah Demir okurunun profil resmi
Başörtüsü mücadelesini kazandık ama tesettürü kaybettik! Burada başörtüsü-tesettür ilişkisi üzerinden kurduğum cümle, hayatın her alanına uyarlanacak bir cümledir; meseleyi başörtüsü-tesettür meselesine indirgemek istemem. Aslında dikkat çekmek istediğim nokta şu: Neyin mücadelesini verdik ama nerelere savrulduk? Tesettürün ruhundan neredeyse eser kalmadığını görünce, biz başörtüsü mücadelesini bunun için mi verdik, diye sormaktan kendimizi alıkoyamıyoruz Yusuf Kaplan
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.