J. M. Coetzee’nin orjinal adı “Elizabeth Costello: Eight Lessons” olan kitabı…
Kitabın başında, konusu “gerçekçilik” olan ilk konferasında yazar Elizabeth Costello, Kafka’nın “Ein bericht für eine akademie” hikayesinden bahsediyor ve dinleyicilerine özünde diyor ki; "ben sizden biriyim, farklı bir türden değilim".
Elizabeth ile aynı türden olduğumuz gerçeğine inanıyoruz, sonrasında onunla yolculuk ediyoruz farklı konular üzerine konuşmalar yaptığı konferanslar boyunca. Ta ki “Kapı"ya, Costello’nun sekizinci ve son dersine kadar. O zamana kadar gerçek dünyada gerçek insanlarla gördüğümüz ve tanıdığımız Elizabeth Costello tamamen sürreal bir dünyada artık. Kapıdan geçmek istiyor, ancak kapıdan geçebilmenin bir bedeli var zira “inancını beyan etmesi" gerekiyor
. Elizabeth inanmadığını, ya da inandığı şeyleri anlatmaya çabalarken kendisi değişiyor; üslubu, hoyratlığı, kendine güveni, ukalalığı... Zira bu sürreal dünyadaki yargıçlardan birinin ona ilk duruşmada söylediği gibi : “inanç olmaksızın insan olamayız”