Kazak boylarında ve durgun akardı Don. Bazen aktığı bile belli olmazdı. Köylüler ağır işler altında rutin bir ömrü doldururken tüm dünyayı kasıp kavuran bir seferberlik narası ulaşır köye. Çar için, vatan için savaşa yollanır yağız delikanlılar. Savaşı bilmeden. Gelişmiş sanayilerine sömürge arayan ülkelerin yanında bu çılgınlık yarışında Rusya'da da için için kanayan bir şey var. Bir hareketlilik var. Bir uyanış var. Birinci dünya savaşı devam ederken...
Durgun Don - Cilt 1 serisinin birinci cildini bitirerek görünürde küçük ama bence büyük bir adım attım.. Serinin ilk cildini 25'inde yazar
Mihail Şolohov dönemin sosyopolitik yapısını, sosyal yapısını doğa benzetmeleriyle öyle güzel işler ki âdeta insanın ruhunu kanatlandırır, kanadını kırdırır ve yeniden.. Akan Don gibi durgunluğun altındaki fırtınalardan bihaber kalakalır insan... Barış ile kalın... Saf güzellik ile.. İyi okumalar...
youtu.be/DBi0UZOHMfQ
Ben de bodoslama daldım. Şolohov'un ertelenmeyi haketmeyen bir kıymet olduğunu böyle anlayabildim. Akıcı bir dilinin olmasının yanında tarihsel sosyolojik bir bakış açısı da kazandırıyor. İyi okumalar :)