Gönderi

Rasim Bolbol
Kadına şiddet siyasal İslam'in eseriymiş (!) Kadına yönelik şiddet, dünya genelinde yaygınlaşan ve artık istisnasız bütün toplumları derinden etkileyen bir sorun. Bu sorunla, son dönemde Türkiye’de de yakıcı bir şekilde karşı karşıya kalıyoruz maalesef. Baksanıza, neredeyse her güne bir kadına yönelik şiddet ya da cinayet haberiyle uyanıyoruz. Mezkur haberlerin kamuoyunda sıklıkla yer bulmasının belli başlı sebepleri var hiç şüphesiz. Bilhassa sosyal medyada hemen kamuoyu oluşturulması, kadına yönelik şiddet haberlerinin gündemin baş sıralarında yer almasını sağlıyor. Burada tabii ki medyayı eleştirecek değiliz. Birtakım olaylarda kamuoyu oluşturmaya matuf girişimlerde bulunulması gayet doğal. Demokrasilerde yasama, yürütme ve yargı erkinden sonra “4. kuvvet” olarak görülen medya elbette bu gücünü kullanacak. Ancak bizde bu güç kullanılırken kantarın topuzu iyiden iyiye kaçırılıyor ne yazık ki. Acı ama, Ordu’da geçtiğimiz günlerde cezaevi firarisi bir cani tarafından bıçaklanarak katledilen Ceren Özdemir vakasında bu gerçeği bir defa daha müşahede ettik. Medyanın, son yıllarda artan kadına yönelik şiddet haberlerini, toplumsal kaos çıkarmak için nasıl koz olarak kullandığına bu elim hadise dolayısıyla bir defa daha tanık olduk. Daha ötesi yok, Türkiye’de 100 yıldır yayın yapan ulusal bir gazetenin yazarı bile, Ceren Özdemir cinayetini Türkiye’de yükselen muhafazakârlığa bağlayacak kadar zıvanadan çıktı. “Kadına şiddet siyasal İslamcı erkin eseri” başlığını atıp “AK Parti’nin, 2002’li yıllardan günümüze, farklı renk ve tonlardaki şeriat yorumlarından esinlenen (!) farklı renk ve tonlardaki icraatlarından” dem vurarak ipe-sapa gelmez zırvaları bir çırpıda önümüze boca ediverdi. Söylesenize, Ceren Özdemir hadisesini “muhafazakârlığın yükselişi” ile açıklamak nasıl bir akıl tutulmasıdır Allah aşkına? Katilin profili ve basına sızan ifadesi, problemin muhafazakârlıktan değil, psikopatlıktan, alçaklıktan, namussuzluktan kaynaklandığını göstermiyor mu? Elbette ki başka bazı veçheleri de var meselenin. Örneğin infaz düzenlemelerindeki tuhaflıklar. Söz konusu düzenlemeler, mevcut iktidarın sorumluluğunda. Bunu inkar etmiyoruz. Öyle “Ağır suçlardan mahkum olmuş kişilerin çok kısa bir süre kapalı cezaevinde kaldıktan sonra açık cezaevine geçmeleri doğrudur. Bu durum, toplumsal düzen için risk barındırmaz” falan da demiyoruz. Daha önce de bir çocuğu öldürmeye teşebbüs edip cinayetten mahkûm olan, ayrıca çok sayıda hırsızlık suçuna karışan alçağın açık cezaevine gönderilmesinin bir garabet olduğunu sarahaten söylüyoruz. Ceren’in katiline nasıl olup da iyi hal raporu verildiğinin izah edilmesi gerektiğini üzerine basa basa vurguluyoruz. Yani acı olayda hem adli-idari mercilerin, hem de iktidarın bir dizi hatalı uygulamasının payı bulunduğunu hiç çekinmeden dillendiriyoruz. Fakat tüm bu ihmallerin “muhafazakârlık”la ne alakası var, işte onu bir türlü anlamıyoruz. “Kadına yönelik şiddet nedenlerinde, gelişmiş ülkelerin kendi deneyimlerinden çıkan sonuçlardan yararlanmamız kaçınılmaz” lafının niçin ortaya atıldığına hiçbir şekilde mana veremiyoruz. Öyle, çünkü “gelişmiş” İngiltere’nin başkenti Londra’da kadınların % 61’i aile içi şiddet görüyor. Dünyanın en müreffeh ülkelerinden biri olan Japonya’da kadınların % 67’si, yani üçte ikisi fiziksel şiddet deneyimleri bulunduğunu beyan ediyor. “Kadına yönelik şiddeti önlemek için gelişmiş ülkelerin deneyimlerinden yararlanmamız kaçınılmaz” diyen zatın öve öve bitiremediği ABD’de de tablo hiç farklı değil. Orada da (başkent Washington’da) kadınların yüzde 27’si eşleri tarafından fiziksel şiddete maruz kaldıklarını belirtiyor. Dahası, Türkiye’de 1 milyon kişide ortalama cinayet sayısı 3,8 iken İsrail’de 7, Belçika’da 8, ABD’de 22, Rusya’da 32, Brezilya’da 42... Ezcümle, kadına yönelik şiddet gelişmiş olup olmamakla, din, dil yahut etnik köken gibi değişkenlerle doğrudan ilişkilendirilebilecek bir konu değil. Hiçbir zaman da öyle olmadı. Masum bir kızın hunharca katledilmesini bile fırsata çevirmeye kalkıp İslamiyet’e salya sümük saldıranlar, bu gerçekleri -varlığından şüphe duyduğumuz- o kalın kafalarına soksalar iyi ederler.
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.