Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sanıyorum Türkçülerin nasıl ve hangi iddialarla kötülendiklerine bakmanın yeri burası olmalı. Türkçülerin en çok ithama maruz konulardan birinin onların çocuklarına verdikleri Türkçe isimler olduğu anlaşılıyor. Türkçüler Türkçe isimler tercih etmeleri sebebiyle “İslâm’a muhalif” gibi algılanmış ve “müşriklerin isimlerini almakla” suçlanmışlardı. Yavuz Yücel de bu meseleye temas ediyor ve İslâmî isimler alma “şartını” eleştiriyordu. “Kâfir Ruslara” karşı savaşan Altın Ordu Devleti hükümdarlarının ve Haçlılarla mücadele eden Memlük sultanlarının Türkçe adlar taşıdığını yazan Yücel, bunların isimlerinin çocuklara verilmesine karşı olanların Farsça “Keykubad” ve “Keyhüsrev” gibi isimlere ses çıkarmadıklarını söylemektedir. Yücel başka bir yazısında da aynı konuya değinecekti. Ona göre, İslâm’da milliyet tanımayan siyasî ümmetçiler “İslâmî milliyetçilik” diye bir yoldan giderek Türkçüleri “ırkçılıkla ve İslâm’a sırt çevirmekle” suçluyorlardı. Bu suçlamalardan biri Türkçülerin çocuklarına Oğuz, Kür Şad, Bilge, Almıla, Tuğrul, Cengiz gibi isimler vermeleriydi. İslâmcılar için bunlar “küfrün isimleriydi” ve Türkçüler İslâm’a hizmet etmiş olan Ömer, Osman, Ali gibi şahsiyetlerin isimlerine de karşıydılar. Yücel buna itiraz ediyordu. Madem isim vermek hizmet şartına bağlıydı, o halde Türklerin isimleri on asır İslâm’a hizmet etmiş olan Türk büyüklerinin isimleri olmalıydı. Yazarın karşı çıktığı bir başka husus da Türklerin tarihinin İslâm’a girişleriyle başlatılması üzerineydi. Yücel bunu asla kabul etmediklerini söylüyordu. O, Türkçülerin İslâm öncesi Türk tarihine bağlı olup İslâmlıktan sonraki tarihe kıymet vermedikleri iddiasına da karşıydı. Yazarın burada kaynak olarak kullandığı kişi ise Atsız’dı. Atsız’ın 1956’da Türk büyükleri arasında Türkleri İslâmiyet’e soktuğu için Satuk Buğra Han’ı da saymasını Türkçülerin İslâm’dan sonraki Türk tarihine karşı olmadıklarını kanıtlamak için kullanıyordu.
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.