"...eğer kişisel kütüphanemizi, egomuzu şişiren bir vitrin değil de bir öğrenme araştırma merkezi olarak görüyorsak…"
Bu kısım benim için pek mühim. Bana kalırsa birçok kişi için öğrenme-araştırma merkezi olması bir yana, ayrıca bir "vitrin", bir "övünç" kaynağıdır da. Kitap bitirmekten ve hele hele satın almaktan vahşice bir keyif alıyoruz. O paraları satıcıya vermek, o kitapları raftaki yerlerine yerleştirmek... Ben birçoğumuzun "devasa" kütüphanesini evine gelen konuklara göstermekten fevkalade bir keyif aldığı fikrindeyim. Bana kalırsa bu gayet tabii de bir durum.
Lakin her ne kadar yazar farklı bir bakış açısıyla ahvali izah etmiş olsa da, okumayacağı -belki de asla okumayacağı- kitabı, ya da ihtiyacı olmadığı, sadece ihtiva ettiği konu itibariyle satın alıp kitaplığına koyduğu, sadece ve sadece bir görünüş mahiyetinde olan kitapları kalabalık olarak görüyorum. Müsriflik...
Lakin tekrar ediyorum, yazar da oldukça haklı. Mesela Derya Hanım kütüphanesinin hudutlarını genişlettikçe okuma hevesinin arttığını söylüyor. Benim için bu durumun aksi geçerli. Benim okuma arzum köreliyor.