Bildiklerini, düşündüklerini,
yabancılaşma üzerine, modernlik ve boş
zamanlar üzerine, mamurlar ya da otomasyon
üzerine, başkasını tanıma üzerine, Tocqueville'in
rakibi Marx üzerine, 'Lukacs'ın düşmanı Weber
üzerine senin neler bildiğini, neler
düşündüğünü, neler düşünülmesi gerektiğini
bildiğini dört, sekiz ya da on iki sayfada
söylemeyeceksin. Söyleyecek bir şeyin de yoktu
zaten, çünkü pek bir şey bilmiyorsun ve hiçbir
şey de düşünmüyorsun. Yerin boş kalıyor.