Eco'nun romanında amaç gazetecilik değildir. Amaç gazetenin tek taraflı gününü ve hakimiyet alanını kullanarak hedefe ulaşmaktır. Nitekim gazeteyi çıkaran Prof. Simei bunu çok güzel özetler:
"Commendatore finansman dünyasının, bankaların ve hatta büyük gazetelerin o güzel salonuna adım atmak istiyor. Her konuda gerçeği dile getirecek yeni bir günlük gazetenin vaadi olacağız. On iki adet sıfır sayı çıkaracağız; 0/1, 0/2 gibi düşünün; çok sınırlı sayıda basılacak, Commendatore bunları değerlendirecek ve sonra kendi bildiği bazı kişilerin incelemesine sunacak. Commendatore finansman ve politika dünyasının güzel salonunu rahatsız edebileceğini kanıtladıktan sonra, olasılıkla bu güzel salon ona bu düşünceden vazgeçmesini rica edecek, o da Yarın tasarısını bir kenara kaldırıp güzel salona giriş yapma iznini koparmış olacak. Örneğin büyük bir günlük gazetenin, bir bankanın, önemli bir televizyon zincirinin yüzde iki hissesi denebilir buna.".
Eco'nun dikkat çektiği, basının sınırsız erişim gücünü araç olarak kullanarak şahsi menfaat elde edilmesidir.
Ben Eco'nun tespitlerinin doğru ve geçerli olduğunu günümüz basınından da görebileceğimizi düşünüyor ve yazıyorum. Katılmak zorunda değilsiniz, okumazsınız olur biter. Hatta daha da iyisi, kendi incelemenizi yazarsınız, biz de sizin anladığınız ve daha güzel ifade ettiğiniz halini okuma şansını elde ederiz:)
Maalesef üslubunuz saygı sınırlarının dışında; ezberden cümleler kuruyor ya da ukalalık ediyor değilim, bunlar sizin yaftalamalarınız ve sizi tenzih ederim.
Eğer bir basın çalışanı iseniz tanımadığınız birini bu kadar kolay yaftalıyor olmanız yazdıklarımın da, Eco'nun tespitlerinin de ne kadar doğru olduğunu gösteriyor; güzel de bir örnek oldunuz aslında:) Düşünsenize, sizin bir gazetede köşeniz olsa idi hiç tanımadığınız birine karşı klavye başındaki bu fütursuz çıkarımlarınızla tek taraflı neler yazabilirdiniz???