Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Sadi Şirazi...
Sanan'da bir yavrum vefat etmişti. Çektiğim acıyı yalnız Allah bilir. Hangi Yusuf yüzlü olursa olsun, balığın Yunus'u yutması gibi, Yüce Allah'ın ecel takdiriyle bir gün mezar balığı tarafından yutulacaktır. Dünya bahçesinde ecelin rüzgarıyla kökü kazılmayan servi, nerede görülmüş! Bir fidan, otuz yılda ağaç olur da; firtina gelir, onu bir anda kökünden çıkarip deviriverir. Yeraltında nice gülendamlılar yatarken, toprağın üstünde güller açması tuhaf degildir. Bunları düşünerek; "Hey zavallı ihtiyar! Yavrun, temiz gitti. Ya sen; boğazına kadar günaha battiğın halde hâla yaşıyorsun. Artık öl" diye kendime kızdım. Bu duygular içinde çocuğumu kendi ellerimle gömdüm. Aradan birkaç gün geçti. Yavrumun boyuna bosuna duyduğum hasret beni yiyip bitirdi. Kalktım, hemen kabrine vardım. Mezarindan bir taş kopardım. O dar, karanlık yere bakınca betim benzim soldu, yıkaldım. Ne kadar bu halde kaldım bilmiyorum. Kendime geldiğimde, ço- cuğumun sözleri değdi kulağıma. Şöyle diyordu; "Sevgili babacığım; bu karanlık yerden ürküyorsan, aklımı başına topla, buraya ışıkla gell" Mezar gecesinin gündüz gibi aydınlık olmasını istiyorsan, henüz dünyada iken amel kandilini tutuştur. Binbir zahmetle hurma ağacı yetiştirenler; "Ya ağaçlarımız bu yıl hurma vemezse" diye endişelenirken; kimi açgözlü, ahmaklar; buğday ek- meden harman kaldıracaklarını sanıyorlar. Sadi; ağaç diken, hurma yer; buğday eken, harman kaldırır.
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.