En çok maviyi severdi. Mavi de bir yakışırdı ki sorma gitsin. Bir gün bir kazak giymişti. Mavinin şöyle laciverde yakın olanından... Üzerinde yaprak figürleri vardı.
Çevresindekilerin kıyafetlerine karşı son derece kayıtsız olan ben, onun bir giydiğini bir daha unutmuyordum. İşte, o yaprak figürlü kazağıyla sırada oturuyordu. Göz göze geldik ve selamlaştık. Sonra ben dayanamadım ve Ahmet Haşim’den bir şeyler okudum;
“Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...”