Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

504 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Genelde yorum hazırlarken önce yazar hakkında kısa bir bilgilendirme, ardından kitabın içeriği hakkında -ipucu (spoiler yerine ipucu kelimesini kullanmak istedim) içermeyen- çok kısa bir bilgi, varsa kitapla ilişkili ön-okuma veya hazırlık kaynakları ve en sonunda da -tabii ki büyük bir kısmı kapsayacak şekilde- kitabın bende bıraktığı veya oluşturduğu duyguları aktarmaya çalışıyorum. Ama bu kitap için alışılagelmişin dışına çıkarak, doğrudan kitabın bende bıraktığı etki ile başlamak istiyorum; çünkü öyle bir kitap okudum ki, hayatım boyunca etkisinden çıkamayacağım. Muhteşem ötesi idi... Evet! Hatta “Bu bir kitapsa, bugüne kadar okuduklarım ne idi!?” dedirtecek kadar hem de... Geçen sene hemen hemen bu zamanlarda tam 9 gün uğraşarak yaptığım yarı-hassas/yarı-kabaca hesaplamaya göre, bu yaşıma kadar 3500 ile 3800 arasında kitap okumuşum. Bu meblağın tür olarak yoğunluğu sırasıyla; Felsefe, Klasik Türk ve Dünya Edebiyatı, Türk ve Dünya Edebiyatı, Edebiyat Üzerine Araştırma ve İncelemeler, Kanıtlara Dayalı Tarih Araştırmaları ve Mitoloji dahil olmak üzere Dinler Tarihi şeklinde listeleyebilirim. Şu an tüm bu saydıklarımı bir kenara yavaşça kaydırarak, edebiyat-felsefe evreninin tahtına bu kitabı, yani “Vergilius’un Ölümü”nü zerre tereddüt etmeden en üst makama koyuyorum. Ne Immanuel Kant’ın “Arı Usun Eleştirisi” kitabı, ne Hegel’in “Ruhun Fenomenolojisi” kitabı, ne de Sartre’nin “Varlık ve Hiçlik” kitabı beni bu kadar yoğun sorgulamalara itmişti. Saf felsefeden sıyrılıp roman tarzındaki eserlere gelecek olursam; ne Proust’un o büyüleyici, mest edici, edebi hazzı arşa taşıyarak edebiyat ziyafeti yaşatan “Kayıp Zamanın İzinde” serisi, ne de Joyce’un “beyin yakan” bilinç akışı tekniği ile okuru kanatlandıran “Ulysses”i beni bu derece edebiyata doyurmuştu. Sadece Dante’nin “İlahi Komedya”sını kenara itemiyorum; çünkü onda da Vergilius var... Peki neden Vergilius? Neden taa milatta yaşamış bir adamı hem Dante hem de Broch başyapıtlarında kullanmak istemişler? Hayatına dair var olan kısıtlı bilgiler ışığında, Augustus döneminin en büyük şairi olan Lucretius’tan etkilenip, zamanın Roma’sında en prestijli makamlardan sayılan hukuk adamlığını bırakarak, kendini tamamen sanat ve şiire adamış olması başlıca neden midir? Onun başyapıtı olan ve bugün bile kendini hayranlıkla okutan Aeneas gibi muhteşem bir destanı bile beğenmeyerek, onu bir sanat eseri olacak kadar kıymet biçemeyerek yakmaya çalışması ve son anda vazgeçerek ölüm döşeğindeki son saatlerinde İmparator Augustus’a teslim etmesi, benim fikrimce sanata ve şiire ne denli önem verdiğini ispatlamaktadır. Hiçbir zaman net olarak öğrenemeyeceğimiz sebep de budur diye tahmin ediyorum. Geleyim kitaba... Hermann Broch bu kitabında Vergilius’un son 18 saatini ele alıyor. Bu ele alma tamamen bilişsel bir kurgu, iç hesaplaşma, pişmanlıkların dökümü, yaşanmışlık ve yaşanamamışlıkların sorgulanması, yaşam ve ölüm kavramlarının sanat ve sanatçı görüşünü temel alarak irdelenmesi şeklindedir. Teknik ise tamamen “bilinç akışı”dır. Ulysses yorumumda bu teknikten detaylıca bahsetmiştim. Virgül ve noktalı virgüllerle ayrılmış içeriğe sahip sayfalarca süren uzun cümleler okumayı zorlaştırıyor gibi görünse de, kitabı okumayı asıl zorlaştıran etken hemen hemen her cümle veya cümlecikten sonra durup düşünmek, sorgulamak ve hatta tekrar okuma ihtiyacı duymaktı. Öyle oturup serice okuma veya hızlı okuma tekniklerini kullanarak okuma yapamayacak kadar sorgulatıcı, kısacası “Oku-Dur-Düşün-Tekrar Oku-Sorgula” emirlerini sırasıyla beyne fısıldayan bir kitap demek hiç yanlış olmaz. İşte şimdi bunları yazarken bile yine başa dönüp kendime soruyorum: “ Ey Broch! Neden Vergilius? Neden senden yaklaşık 2000 yıl önce yaşamış bir adamın bilinç akışı? Walter Jens burada yardıma koşuyor: “Felsefeyi sanat boyutuna taşıma tutkusu”, “Bilgiye ulaşmak için çaba harcayan sanatçı, eylemci, öğretici ve artık hiçbir görev yüklenmeyen, bir çağın temsilcisi...” İşte Broch-Vergilius ilişkisini en iyi anlatan tanımlamalar... E tabii ki Broch’un bu kitabı yazarken yaşadığı dönem ve yerde bir Yahudi olarak içinde bulunduğu psikolojik ve fiziksel şartları da göz önüne getirirsek, bu kitabın neden bu kadar “içsel, acımasız, çarpıcı, delici” içeriğe sahip olduğuna şaşırmak gerekiyor. Çok uzun oluyor yorum, farkındayım; ancak ne yazsam az, ne konuşsam yetersiz; günlerce ve sayfalarca yazsam da konuşsam da duygularımı anlatmama yetmeyecektir. O yüzden son olarak çeviriden ve Ahmet Cemal’den bahsederek yorumu bitime ulaştıracağım. Ahmet Cemal!!! Tam 40 yılını bu muhteşem kitabı hakkıyla dilimize kazandırmaya çalışan, hayat hikayesinin yanı sıra edebiyata olan saygı ve düşkünlüğü ile hayranlıkların en büyüğünü hak eden, mütevazi şahsiyet... Türk Edebiyatı’nda senin gibi bir değere sahip olmak gurur kaynağı... Nur içinde yat Büyük İnsan!!! Vakit ayırıp okuyan tüm değerli ve gerçek okur dostlarıma sonsuz teşekkürler... Sevgiyle...
Vergilius'un Ölümü
Vergilius'un ÖlümüHermann Broch · İthaki Yayınları · 2012351 okunma
··
2.029 görüntüleme
Samet Ö. okurunun profil resmi
Ne etkileyici bir yorum, bravo. Biraz daha yazsaydınız, eminim bu kitabı takibe alan okurların büyük çoğunluğu daha fazlasını tereddütsüz okurdu. Sizin tercihiniz elbet. Ama ön hazırlık kaynakları, birkaç teknik bilgi, birkaç atıf; daha renkli olurdu. Naçizane bir arzu benimkisi. Esen kalın.
AyşenErdal okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim; bu müthiş kitap hakkında istenen her artı bilgilendirme, benim için emir niteliğinde kabul edilir. İlerleyen günlerde vakit buldukça yorumunuzdaki konularla ilgili olarak mutlaka eklentiler yapacağım. Saygılar...
murat karaağaç okurunun profil resmi
tebrik ederim aydınlatıcı ön açıcı mükemmel bir yorum olmuş
AyşenErdal okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim, sağ olun ☺️🍀
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.