(...) Babam, okuduğu gazeteden başını kaldırdı, yorgun ve ilgisiz nazarlarla baktı yüzüme: 'Dur bakalım hele,' dedi. Babamın, sonradan daha iyi fark ettiğim karakterinin eşsiz bir özetiydi bu cümle: 'Dur bakalım hele.' Hem kendi durur, hem de herkesi durdururdu bu cümleyle. (...) Dünya tefekkür tarihine 'durbakalımhelecilik' geçmezse, babama yapılmış en büyük haksızlık olacaktır bu.