Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

196 syf.
10/10 puan verdi
Gurbet insanın kendisiyle boy ölçüştüğü yerdir.
Mehmet Niyazi Özdemir’in daha önce Çanakkale Mahşeri romanı dışında bir kitabını okumamıştım. En son mart ayında düzenlenen bir fuarda İki Dünya Arasında kitabını kendisine imzalatmıştım. Okumak bugüne nasipmiş. Bugün Beyazıt’taki kitap fuarına giderken yolda okumak için elime aldığım bir kitaptı. Yarıdan fazlası yolda, gerisini evde bitirdim. Kitabın her sayfasını okuduğumda bir sonraki sayfasını merak ettim. Bu sebeple elimden bırakamadım diyebilirim. Roman iki kadın arasında kalan Ayhan’ın iç dünyasındaki fırtınaları anlatıyor. Ayhan tahsil için Almanya’ya gider. Ekonomik açıdan ve ruhi açıdan pek de rahat değildir. Düşünceli bir anında Margeret’la tanışır. Margeret bir gün Ayhan’ı ziyaretten dönerken trafik kazası geçirir. Uzun süre hastanede kalır. Ayhan kazadan neredeyse kendisini sorumlu tutar. Bu hengâmede katıldığı bir partide Hildegard’ı tanır. Ona âşık olur. Artık bütün zihni Hildegard olur. Ara ara Margaret’i de düşünür. Kalbi Hildegard’da, beyni Margeret’tadır. Ayhan da, yüreğindeki de, beynindeki de hafif meşrep değildirler. Bütün duygular ulvidir. Bu duygular her üçünün de kalbinde güzel duygulara yol açsa da çoğu zaman çatışmacı bir haldeler. Ne yapacaklarını kestiremiyorsunuz. Mesela Margaret Ayhan’a Hildegard için taktikler veriyor, taktik verdikten belki de birkaç saat sonra aradan çekilmek için intihar ediyor. Sonra görülüyor ki, intihar ettiği odasındaki aynanın yanına Ayhan’ın fotoğrafı büyütülerek asılmış. Ayhan’dan gelen çiçeklere özenle bakılmış. Romanın bendeki kırılma noktası burasıdır. Margaret’ın fedakârlığı müthişti. Aşkı için aşkından vazgeçmek sanırım böyle bir şeydi. Bu cümleyi kurdum ya aslında Ayhan’ın kendisi de romanın sonunda aşkı için aşkından vazgeçiyor. Hildegard’ın annesi kızının Ayhan’ı çok sevdiğini bilmesine rağmen Ayhan’dan kızından vazgeçmesini istiyor. Ayhan da “Bizim bir tane Hildegardımız var. Onu üzemeyiz.” diyerek aşkı için aşkından vazgeçiyor. Kitabı bitirdikten sonra öğrendim ki, doktora eğitimi için Almanya’ya giden yazarımız öğrenci Hildegard’ı sevmiş. Yani roman otobiyografikmiş. Zaten yaşamadan hiç kimse böylesi başarılı cümleler kuramaz. Kitabı okurken okuyucu kendinden bir şeyler buluyor. Samimi cümleler, yürekte kopan fırtınaların şiddetini siz de hissediyorsunuz. Bir röportajında Mehmet Niyazi Özdemir diyor ki: “Aşk, kendinden vazgeçmektir. Kendinden vazgeçmeyen bir insan bir başkasını sevemez.” İşte kitaptan altını çizdiğim satırlar: "Elinde bon bon bulunan bir çocuk düşünün. Bütün dünyasının avucunda olduğuna inanır yavrucak. Eğer o elindekini veriyorsa, büyüdüğü zaman her şeyini verecek demektir." * "Kadın kadındır; erkek erkektir. İkisi insanlığı oluştururlar; birbirlerini tamamlarlar. Dünyamız böyle kurulmuş. Eşitlik, eşitsizlik konu değil. Her insan kendisine gerekli saygıyı temin eder. Kanunlarla, moda cereyanlarla yapılmak istenen maskaralıktır." * "-İnsanları çok mu seviyorsunuz? -Kendimden vazgeçebildiğim kadar." * “Gurbet insanın kendisiyle boy ölçüştüğü yerdir. Aşk ise orada bir başkadır. Yalnız olan insanın bütün ümitleri o sihirli ilişkide gizlidir. Ona bir adım daha yaklaşmak heyecanıyla gam dehlizini andıran gecelerde sabahlar iple çekilir; ne yazık ki kaderde talihsizlik varsa her doğan gün aradaki duvarı biraz daha örer. Bu durum hisli ve içli gurbeti yürek ağrılarıyla dokur; ah ne o ağrılara tahammül edilir ne de onlardan kopulur…”
İki Dünya Arasında
İki Dünya ArasındaMehmed Niyazi · Ötüken Neşriyat · 2022417 okunma
·
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.