Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

-Peki, öğrendiğin bu şeyleri anlat bakalım. -İnsanlara baktım ve gördüm ki, herkes kendisine bir sevgili seçmiştir. Ancak bu sevgililerin bir kısmı hastalık zamanına kadar, bir kısmı da ölüm zamanına kadar sevenleriyle beraber olurlar. Bundan sonra onları terk ederler. Bunun üzerine ben, hastalık ve darlık zamanında da, ölüp kabre girdiğim zaman da benimle beraber olacak ve bana ünsiyet verecek bir sevgili aradım. Sâlih amelden başka böyle bir sevgili bulunmadığını görünce de, onu (salih ameli) kendime sevgili ettim. -İyi etmişsin. -İnsanlara baktım ve onların nefis ve heveslerine esir olduklarını gördüm. Sonra, şu âyet üzerinde tefekkür ettim: "Rabbinin azabından korkup nefsini heveslerden çeken kimse için cennet vardır." Bu tefekkürde, Allah teâlâ'nın sözünün hak olduğunu ve kurtuluşun nefis ve heveslerle mücâdele etmekte olduğunu dü­şündüm. Bu sebeple, kendimi bu mücâdeleye verdim ve nefsimi Allah teâlâ'ya itâat etmeye râzı oluncaya kadar sıktım ve sıkıştırdım. -Allah, fehm ve gayretini artırsın! -İnsanlara baktım ve onlardan her birinin dünyaya âit ve burada kalacak olan bir şey için çalışıp didindiğini gördüm. Sonra, şu âyet üzerinde tefekkür ettim: "Dünyada kalan şeyler yok olucudur. Allah yanında olan şeyler ise kalıcıdır." Bundan anladım ki, yığılıp biriktirilen şeyler zâyi olup gidecektir. Bunun üzerine, çalışıp kazandığım şeyleri fakir ve muhtaçlara dağıtıp onların Allah teâlâ yanında kalıcı hale gelmelerini sağladım. -İyi etmişsin. -İnsanlara baktım ve gördüm ki, kimileri şeref ve yüceliğin dost ve akraba kalabalığında olduğunu, kimileri onun mal ve evlâd çokluğunda, kimileri de onun gasp, zulüm, zorbalık ve kabalıkta olduğunu zannediyor ve onu bu yollarla kazanmaya çalışıyorlar. Sonra, şu âyet üzerinde tefekkür ettim: "Allah yanında en şerefli ve itibarlı olanınız takvası en fazla olanınızdır." Bundan anladım ki, insanlar şeref ve yüceliği yanlış yerlerde arıyorlar. Bundan dolayı ben, şerefe ve yücelik kazanmak için takvayı seçtim. -Doğru olanı yapmışsın. -İnsanlara baktım ve gördüm ki, bunlar mal ve makam gibi dünyaya âit olan şeyler yüzünden birbirlerini kıskanıyor ve birbirlerine kızıyorlar. Sonra, şu âyet üzerinde tefekkür ettim: "Onların maişet ve rızklarını aralarında biz taksim etmişiz ve bu konuda onlardan bazılarını bazılarından üstün kılmışız." Bundan anladım ki, rızk taksimi ezelde yapılmış ve onun tayininde kimsenin rey ve görüşüne yer verilmemiştir. Bundan dolayı, Allah teâlâ'nın taksimine râzı oldum ve kıskanmakla kızmayı bırakıp insanlarla barıştım. -İyi etmişsin. -İnsanlara baktım ve onların şeytanın tahriklerine uyarak birbirlerine adavet ve düşmanlık ettiklerini gördüm. Sonra, şu âyetleri okudum: "Şeytan size düşmanlık ediyor. Siz de ona düş­ manlık edin." "Ey Adem Oğulları! Ben size, "Şeytana dost olmayın. O sizin açık düşmanmızdır." demedim mi?" Bundan anladım ki, düşmanlık etmem gerekenler şeytan ve onun hizbi ve cemaatidir. Bu sebeple, onları kendime düşman belledim ve onlara uymak yerine, Rabbimin emirlerine uymaya ve O'nun üzerimdeki itâat hakkını gözetmeye karar verdim. Benim gibi O'na iman ve itâat edenlere düşmanlık etmek için de bir sebep olmadığını gördüm. -İsâbet etmişsin. -İnsanlara baktım ve herkesin bütün gücünü rızk temini için seferber ettiğini, rızk bulamama endişesiyle şüpheli ve haram işlere de tevessül ettiklerini gördüm. Sonra şu âyetler üzerinde tefekkür ettim: "Yerde tepinen bütün canlıların dünyadaki rızkı Allah'a âittir. O bunların durdukları ve dolaştıkları mekânları da bilir." "Ahirette insan için ancak çalışmasının karşılığı vardır. Çalışması değerlendirilecek ve kendisine bunun karşılığı verilecektir." Bundan anladım ki, dünya rızkı Allah teâlâ'nın taahhüdü altına alınmıştır; âhiret işi ise herkesin kendi çalışmasına bırakılmıştır. Bunun üzerine, dünya rızkı için Allah teâlâ'nın taahhüdüne güvendim ve çalışmamı âhireti kazanmak cihetine teksif ettim. -Doğru yapmışsın. -İnsanlara baktım ve onlardan kiminin mal ve mülküne, kiminin ilim ve sanatına, kiminin kendisi gibi bir yaratığa tevekkül edip güvendiğini gördüm. Sonra şu âyetler üzerinde tefekkür ettim: "Yalnız Allah'a tevekkül edip güvenin." "Kim Allah'a tevekkül ederse, Allah ona kâfi ve yeterlidir." Bunun üzerine, Allah teâlâ'ya tevekkül edip güvendim ve O'nun bana yettiğini düşünüp huzur buldum. -İsâbet etmişsin. Ey Hâtim! Allah teâlâ, fehmini arttırsın! Sen dört kitabın (Tevrat, Zebur, İncil, Kur'ân) özünü anlamış ve onu almışsın.
·
16 görüntüleme
Büşra ayran okurunun profil resmi
Keşke ama nerde RABBİM kalbi açık insanlardan eylesin
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.