Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Selahattin Bey oldukça güzel olan bu kızı evvela kendisi ile bir ayarda bir mahluk gibi değil, güzel bir kedi, bir kuzu gibi sevdi. Lakin derhal anladı ki, bu kızcağız kendisini hiç de küçük, basit görmemekte, bir müsavat [eşitlik] istemektedir.Gene pek az zaman içinde tespit etti ki bu güzel kedinin çok sivri tırnakları, bu kuzunun sert boynuzları vardır. Şahinde, Selahattin Bey'den adamcağızın hiç aklına getirmediği bir şeyi kendisine akran [yaşıt] muamelesi etmesini istiyordu. Tabii [her zamanki gibi] derhal bir sürü tatsızlıklar, hatta bir hayli acılar başgösterdi. Selahattin Bey'in bu esnada en az işine yarayan şeyler, mantık ve akıl gibi bazen pek gülünç ve aciz oluveren büyük isimli vasıtalardı. Kapalı büyüyen ve bu şekilde bütün tabii [doğal] arzu ve ihtiyaçlarını içinde hapsetmeye mecbur olan genç kız, gayet tabii olarak, sinirli ve manen bozuk bir mahluktu. Anası onu gezmeye götürürken bir saat saçlarını düzeltmeye uğraştığı halde, ne anasının, ve babasının aklına bu kafanın içi ile de bir parça meşgul olmak düşüncesi gelmemişti. Onlar işportaya konan bir elma gibi onu süsleyip temizlemişler, parlatmışlar, sonra yağlı bir müşteriye okutmuşlardı. Kız yetiştirmekten de gaye bu değil miydi?
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.