≪İmaleler ne kadar mümkünse o kadar az belli edilmelidir. Hele mısra sonundaki kelimelerin ahir hecelerine rastgelen imaleler hiç his ettirilmemelidir. ≪... Kemal’in şu matlaını alalım :
Ermemişken kimsenin nuri niğahı koynuna,
Gizli girmiş dün gece zülfü siyahı koynuna.
Bu beyitte ≪nur, nigâhı, koynuna, gece, zülfü, siyahi≫ kelimeleri hep
imalelidir. İki satırda altı imale dinleyeni sıkar. Lakin, biz oldukca güzel
bir inşat sayesinde sıkıntıyı yarı yarıya indirebiliriz. Evet, (Nur) un ≪R≫
sini ince uzun okuyacağımıza biraz tefhim, yani kabaca telaffuz ederiz.
O vakit imalenin sıkleti gereği gibi azalır, ≪nigahi≫ kelimesindeki
≪hi≫ hecesine de ince uzun bir kesre vereceğimize kaba, lakin kısa bir
kesre veririz. Bundaki imale de hafifler, ≪koynuna≫ redifindeki son heceyi ise imalesizce okuruz. İkinci mısradaki ≪zülfü, siyahi, koynuna≫ kelimelerinde
de ayni suretle hareket ederiz.