Romanın Ayak SesleriPeyami Safa 20. yüzyılda ülkemizin yetiştirdiği , bana göre en büyük birkaç edebiyatçıdan , romancıdan biridir. Onun bir metniyle karşılaşınca üslubundan tanıyabiliriz , ismine bakmasak bile. Tıpkı Sabahattin Ali , Oğuz Atay , Orhan Pamuk gibi.
Yazarın ilk gençlik yıllarından başlayan bu hikayeler , henüz yirmili yaşlarının başına uzanır. Adeta gelecekteki romanlarının ayak seslerini duyuran , bir nevi prototip veya taslak gibidir.
36 adet hikayenin toplandığı kitap , daha önce çeşitli dergilerde gazetelerde yayınlanan hikayelerin bir kitap haline dönüştürülmesiyle oluşmuş. Daha sonra o kadar verimli bir yazara dönüşür ki Safa , bir bu kadar sayıda hatta biraz daha fazla roman , uzun öyküler yazmıştır.
Okumaktan keyif aldığımız yazarların romanlarını okumak , hikayelerinden çok daha uzun olduğu halde bana daha keyfili geliyor kısa yazılarına kıyasla. Zaten pek çok kişinin de kabul ettiği gibi , roman yazmak öykü yazmaktan daha kolay çünkü uzun sayfalar boyunca üzerine çalışmak , oynamak , yaymak bir kolaylık sağlıyor. Öykü yazmak ise çok daha zor , çünkü az kelimeyle çok şey anlatmak , bunu en vurucu şekilde ortaya çıkarmak daha zor.
Bütün kitaplarını okumak istediğim yazarların başında geliyor Safa. Şimdiye kadar bu hikaye kitabıyla birlikte 4 tane romanını okudum. Çok okunan ve çok sevilen yazarlarımızdan malum. Siyasi veya başkaca görüşlerini sevenler ya da sevmeyenler olur lakin bunu yazarlığından ayırmak gerektiğini düşünüyorum , her yazar için olması gerektiği gibi.
Peyami Safa için "Psikolojik Tahlil" ustası diyebiliriz , yine okuyanların bileceği ve çoğunun katılacağı şekilde. İnsani çelişkileri , çıkmazları bu kadar iyi anlatan büyük yazar az diye düşünüyorum , belki birincisi de Dostoyevski desek yalan olmaz.
Ortalama 5-6 sayfalık hikayeler bu kitaptakiler. Çok az okunmuş , oysa romanları çok fazla okunuyor. Yazarın gelişim sürecini , fikri alt yapısını anlamak ve çözümlemek adına okunmasını tavsiye ederim. İyi okumalar..