“Yahu yalansız dünya olur mu? Düşün bir kere. Böyle bir dünya ne manasız ne renksiz bir acibedir. Hiç öylesi çekilir mi? Daha ileri gitmeye ne hacet... Saadetimizi, kahkahamızı, neşemizi ve daha bilmem neyimizi hep ona, yalana borçlu değil miyiz? Bu böyle birader. Hiç kızma canım, en mesut olduğumuz çocukluk günlerinde bile kendi kendimize yarattığımız namütenahi yalanları unutuyor musun? Bu masum günlerde bile saadetimizi yalanla beslemedik mi? En sevdiğimiz, lakırdılarındaki lezzete doyamadığımız hoş sohbet dostlar mahir birer yalancı, birer usta mitoman olmasalar hiç çekilir mi?”