Sosyoloji, yani statü bilimi. İnsanı inceleyen bilim... "İnsanı incelemek nedir yav insan işte" dediğimiz zamanlar çok şükür geride kaldı. Kitabı boşverin inceleme yapıyorsak zaten ya çok güzeldir ya çok kötü puandan anlarsınız. Sosyolojik, psikolojik, felsefik ve kişisel gelişim kitapları size bir prensip fırsatı sunar. Alırsınız, kullanırsınız bir literatüre kendinizi hapsedersiniz birazcık sınır aşıldığında depresifliğe doğru dalganalır durursunuz. Fakat genellikle şunu unuturuz; hayat. Hayat pratikten ibarettir. Hayatın anlamı maalesef kitaplarda bulunamıyor.
İlber Ortaylı bunun için insana gerekli olan şey kitaplar değil, bir ameliyathane önünde beklemek olduğunu tavsiye eder.
Osman Pamukoğlu bunun için diploma kazanmayı değil yürümeyi tavsiye eder. Aynı şekilde
Cemil Meriç de anı yaşamayı kıymet bilmeyi tavsiye eder. Bunları bu kitapta zaten üstü kapalı bulabilirsiniz. Bunları söyleme sebebim ise bu kitapları okurken hayatın anlamını değil pratiğe dökeceğimiz şeyleri arayalım. Yani
Cemil Meriç gibi ağır fakat akıcı, bilgi ve çözüm odaklı tespit dolu kitaplarda hayatın anlamını aradığımız için binlerce sayfadan belki elli sayfa dahi aklımızda kalmıyor. Her kelimeyi uygulayarak veya o imkan yoksa uyguladığımızı düşleyerek okursak
Cemil Meriç bizim için çok daha anlaşılır ve kalıcı olacak. Bu problemi bu kitabı kime tavsiye etsem görmüşümdür. Uygulamaya gelince de en genel ifade ile; biz İnananlar yalnızca iki şey için kitap okuruz. Birincisi bir kitabı daha iyi anlayabilmek için (ki bu kitabın ne olduğunu siz çok iyi biliyorsunuz), ikincisi ise nesnelliğe ve prensiplere karşı tahammül edebilmek için. Kitap zekâyı kibarlaştırır(
Cemil Meriç)...diyip sözü bırakalım. Okuyacaklara şimdiden keyifli okumalar.