TV'yi kapattığım için mızmızlanan Milena'ya bağırdıktan sonra, kabahatin onda olmadığını, kendimi iyi hissetmediğimi, seni çok özlediğimi, Mamie'yi özlediğimi söyledim. Ağladı usul usul. Parmağını yüzümde gezdirip (oda karanlıktı) benim de ağlayıp ağlamadığımı kontrol etti. Ağlamıyordum. Ona ağlayamadığımı,
ağlamayı beceremediğimi, erkeklerin çoğunun bu kabiliyeti kaybetmiş olduğunu söyledim; eğer kaybetmeselerdi bu denli salak olmazlardı dedim. Sanırım hak verdi bana. Ona gözyaşlarımın içime aktığını söylemedim. Sen bu gözyaşlarısın, benim ve onun.