Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

384 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kadınları Çözümlemenin Dayanılmaz Mutluluğu
Erdal Demirkıran yazdığı kitaplara ilginç, dikkat çekici başlıklar koyan bir kitlesel dönüşüm yazarı. Kitlesel dönüşüm, çünkü kişisel dönüşüm olsaydı sadece birer birer kişileri değiştirmeyi çalışırdı. Oysaki Demirkıran kitleyi, yani halkı değiştirmeye gayret ediyor. Halkın ezberleri, tutarsız davranışları, doğru bildiği yanlışları, tabuları Demirkıran’ın çekim merkezine giriyor. Demirkıran daha iyiye, daha doğruya, daha güzele ulaşması için çabaladığı Türk toplumunun yanılgılarından, hatalarından, eksik ve yanlış düşüncelerinden bahsetmekten çekinmiyor. Bu açıdan sözünü budaktan sakınmayan bir yazar olarak “Acaba el âlem ne der” diye düşünmeden kaleme alıyor aklındakileri. Yalnız üslubu birazcık sert. Birilerinin davranışı aptalcaysa onlara “aptal” gözüyle bakıyor. Örneğin sekiz saat uyuyanlar onun için aptaldır. (Bu yazının yazarı da ortalama sekiz saat uyuduğu için “aptal” oluyor onun gözünde.) Ama o, kaleminin sivri ucuyla bize dokundursa da boş şeyler yazan bir yazar olarak tanımlanamaz asla. Dönüştürürken biraz da sert yaklaşmalı, narin parmaklarını değil, yumruğunu göstermeli, öyle değil mi? Eğer bu bir dönüşümse, bir devrimse parmaklarla devrim olmaz çünkü. Bazı insanların kendine gelmesi için sarsılması gerekir. İşte Demirkıran yazdığı kitaplarla, verdiği konferanslarla sarsıyor toplumu elinden geldiğince. Ancak biz atalarımızdan öğrendik ki anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az. Çoğu kişi ne söylenirse söylensin bildiği gibi yaşıyor bu hayatta, çok azı değiştiriyor kendini, dönüşüme uğruyor, evrim geçiriyor. Haklı olana “haklısın” demeyen, başkalarının haklı olmasını kendisine yediremeyen, madalyonun diğer yüzünü görmemek için deve kuşu gibi başını kuma gömen, burnundan kıl aldırmayan, egosunu aşamamış bir toplumdan başka ne beklenebilir ki? Bu yazıda Demirkıran’ın Bütün Kadınlar Aptal Sen Hariç kitabına değineceğim. Kitap ilk kez 2004’te basılmış, ama yeni okudum. Kitapta hakkında fikir yürütülecek onlarca mesele ve konu var. Bunların hepsini bu yazıda toplamak imkânsız olduğu için dikkatimi en çok çeken fikirler, düşünceler üzerinde duracağım. Bütün Kadınlar Aptal Sen Hariç bir kitap ismi olarak oldukça çekici ve etkileyici. Sadece “Bütün Kadınlar Aptal” olsaydı cinsiyet ayrımcılığı yaptığı ve bütün kadınları aynı çuvala soktuğu için oldukça tepki çekerdi. Öyle ki “Bütün Erkekler Aptal” isminde bir kitap çıksa hangi erkeğin hoşuna gider ki? Öyle bir başlıkla yayımlanan kitap da sığdır zaten. Her insan farklıdır çünkü. Ama iki cinsi birbirinden ayıran bazı davranışlar mutlaka var. Bu yüzden erkekler şöyledir, kadınlar böyledir gibi yargılara varıyor insanlar. Tamamen yanlış değil, ama tamamen doğru da değil. Bunları kişinin acı çektiren kişiye öfke duyması sonucunda ulaşılan, genelgeçerliliği olmayan, yapısı bozuk, anlık öfkeden dolayı dışavurulan, saman alevi gibi parlayıp sönen ifadeler olarak değerlendiriyorum. Demirkıran tabii ki böyle bir yola başvurmamış. Vasat kadınlarla “hariç kadın”ları mukayese ve tahlil ederek aslında olması gereken, erkeklerin de alkışlayacağı kadın davranışlarını tespit etmiş. Yani kadını ikiye ayırmış. Sevmediği, beğenmediği, hiç hoşlanmadığı kadın tipini yerdikçe yermiş; kendi kafasına uygun kadın modelini tarihteki kadın kahramanları örnek vererek övdükçe övmüş. Gelgelelim kimi zaman genelleştirme yanılgısına da düşmekten de kurtulamamış. Her şeye rağmen okurların kıssadan hisseyi, ana fikri kaptığı kanaatindeyim. Demirkıran mantığına uygun gelenleri yazmış. Genel olarak kitapta “saçma” olarak yorumlanabilecek bir düşünceye rastlamadım. Ancak erkeklerin katıldığı bazı fikirlere kadınların da katılmasını imkânsız görünüyor. Mesela kıskanç kadın tipini eleştiriyor. Ancak “seven kişi kıskanır” denerek kıskançlığın tabulaştırıldığı bir toplumda kıskançlığın kötü bir şey olduğunu anlayabilecek çok az kişi vardır. (Kıskanç erkekler de var tabii ki. Ancak bu kitap kadınlara yönelik olduğu için erkek tiplerine ve davranışlarına değinilmemiş.) Her şey makul seviyede tutulmalı. Dengede olmak iyidir. Aşırı uçlarda dolanmak bünyeye zarar verir. Demirkıran da makul bir seviye tutturmuş kitabında. Yalnız kesinlikle reddettiği, benimsemediği, cehennemin dibine gönderdiği meseleler de var. Örneğin falcılık, büyücülük, kurşun döktürme, rüya tabirlerine göre yaşama, ölülerden medet umma vb. batıl inançlara şiddetle karşı çıkıyor. Gerçi fala inanan erkekler var da kadınların inandığı bütün batıl inançlara inanan erkek var mıdır yeryüzünde, hiç sanmıyorum. Söz gelişi arzusu tez vakitte gerçekleşsin diye türbeye gidip falanca rahmetliden sanki elinde Alaattin’in sihirli lambası varmış gibi dilek dileyen bir erkeğe rastlamadım ben henüz. Yazarın değindiği bir konu var ki çok önemli olduğu için es geçmemeliyim. Kafe veya bar gibi insanların çok olduğu bir ortamda kadının sevgilisini kışkırtmasından bahsediyor bir bölümde. Böyle bir ortamdayken kadının hoşlandığı için gözlerini üzerinden ayırmayan bir erkeği sevgilisine ispiyonlaması hiç de güzel sonuçlar doğurmayabiliyor. Durduk yere kavga çıkıyor, öfkeden gözü dönmüş adam sevgilisine bakan kişiyi öldürmeye bile yeltenebiliyor. Böyle bir durumda kadının eline ne geçiyor? İnsanların başını ağrıtmaktan başka bir şey geçiyor mu? Boşu boşuna ortamı alevlendiriyor. Sussa ve boş verse kötü mü olur? En kötü senaryo ise sevgilisinin eline kana bulayıp mahpushaneye düşmesine sebep olması. Aptal ve bencil bir kadın bundan mutlaka zevk alır. Gelgelelim böyle tatsız bir sonuca rağmen her zaman olduğu gibi kendini haklı çıkarmak için bir bahanesi vardır. Söz gelimi sırf kendi yüzünden sandalyelerin uçuştuğu, masaların kırıldığı bir durumda “Ben ona git kavga çıkar mı dedim?” diyerek savunma mekanizmasını çalıştırabilir. Çünkü bir kadın -en aptalı dahi olsa- asla kendisinin hatalı davrandığını kabule yanaşmaz. Ben bu yaşıma kadar böyle bir kadın görmedim. Allah böyle bir kadın çıkarmadı karşıma henüz. Kitabı baştan sona okuyunca mantığını devre dışı bırakmayan, düzgün, dürüst ve adam gibi seven erkeklerin biraz karamsarlığa kapılıp ulaştığı sonuç aslında şu durağa varıyor bana kalırsa: Kadınları kendi hâline bırakmalı, dengesiz ve bencil bir kadına asla boyun eğmemeli, onların karşısında asla saf olmamalı ve kadınların aslında tehlikeli varlıklar olduğu asla göz ardı edilmemeli. Buraya kadar sabredip okuyanlara teşekkür ederim. Hepinize güzel, mutlu, umutlu ve bol kitaplı günler dilerim efendim.
Bütün Kadınlar Aptal Sen Hariç
Bütün Kadınlar Aptal Sen HariçErdal Demirkıran · Kashna Kitap Ağacı · 2017909 okunma
·
243 görüntüleme
Funda okurunun profil resmi
Kadınlardan bu kadar korkmayın lütfen, hepsi aynı değil...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.