Arthur Schopenhauer, hayatımızda bu kadar yer edinen ve hiçbir zaman değerini yitirmeyen 'aşk' kavramının sadece edebiyat alanında incelenmesini kendine dert edinir ve filozofların bu konu hakkında neden kafa yormadığından yola çıkarak böyle bir metin oluşturur. Her ne kadar, 'aşk'ın, filozoflar tarafından incelenme konusu olmadığından yakınsa da bir yandan mutlu olma sebebini sağlar bu durum. Çünkü kayda değer bir öncülünün olmamasından sebep etkilendiği bir filozofun söz konusu olmadığını belirtir. Annesi dahil tüm kadınlara karşı sert bir tutumu olan schopenhauer, kimi yerde yazılarına yansıtsa da bu durumu, genel itibariyle felsefiyle 'aşk' üzerine söylediklerinde haklılık payının yüksek olduğunu gösterir.