Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sağ Bileğim (+18)
Saat 09:00 Bu sabah yoğun kar yağışı altında Odessa’ya indim. Yolculuğun böyle acil olanından çok nefret etsem de seçme şansım olmadığı için yolculuk boyunca Bay Pavel’e sövmeyi kendime oyun edinip, çokta eğlendim. Uçağın iniş takımları açıldığında ise Bay Pavel’in sadece kulaklarının ardı kalmıştı dokunulmamış. Kıpkırmızı yüzü bu alengirli sövüşlerimin ardından daha bir belirginliğe kavuşmuştur, buna eminim. Sonunda Ukrayna’dayım. İktidarın biz vatandaşlar için yaptığı en harika işlerden birisi de bu vize işlemlerini kaldırıp, vizesiz seyahat etmenin kolaylığını sunmaları oldu. Sırf bunun hatrına bir dahaki seçime oy verip teşekkür etmeliyim. Ya da bu teşekkürü kendi %50 seçmenine mi bırakmalı, bilemedim. Saat 13:00 Soğuk iklimler insanların kan dolaşımlarını hızlandırır diye yazmıştı bir kitapta ünlü bir yazar. Ancak ısınında önemli olduğunu, canlılığı koruyanın hatta can verenin güneş olduğunu da belirtmiş ve güneşin her şeyi olgunlaştırdığına dem vurmuştu. Ancak burada gündüz olmasına rağmen güneşten eser yok ve her yer canlı mı canlı. Saat ilerledikçe de soğuk daha hissedilir oluyor. Saat 18:00 Dokuz saattir buradayım ve tek yaptığım şey üç sade kahve tüketmek oldu. Hayalimdeki Ukrayna böyle değildi, içten içe geldiğime pişman olmak üzereyim ve dönüşüm iki gün sonra. Saat 21:00 Doğru düzgün bir şeylerde yiyemedim. Güneşini komple yitiren şehirde sokak lambalarının aydınlattığı sahil boyunca yürüyorum. Yalnız değilim yürüdükçe bir lambadan bir lambaya gölgemde benimle beraber kah arkamda kah önümde hareket halinde... Kar alabildiğine yağıyor. Saat 22:30 Sanırım kayboldum. Saat 23:00 Ne kadar zamandır yürüdüğümü bilmiyorum. Çevremde köhne haneler dizilmiş, ıssız ve ıslak. Kar kalınlığı bazı yerlerde otuz santim oluyor ve ben adım attıkça tok kart kurt kar sesleri beni çocukluğuma götürüyor. Hiç tanımadığım annem geliyor sonra aklıma daha sert atıyorum adımlarımı... Bedenim uyuşuyor, aklım duruyor. Saat 00:00 Bembeyaz bir örtü ile bezenmiş düz bir yerdeyim. Kar dinmiş, bulutlar aralanmış gökteki yıldızlar ve ay aynı yerinde. Ey çocukluğum seninle burada yeniden buluşmakta varmış ve sen anne seninlede... Şimdi çok üşüyorum, zihnim karmakarışık ve bedenim hissizleşiyor. Lütfen daha sıkı sarıl, çok daha sıkı anne. Saat 02:00 Anne... Üç gün sonra St. Catherine Kliniği - Bayım geçmiş olsun, ben doktor Rostislav Vitali yaklaşık 60 saattir St. Catherine Kliniği’nde gözlem altındasınız. - ... - Sizi üç gün önce Taras Shevchenko Park’ta donmak üzereyken Valeria adında bir kız çocuğu bulup, emniyete haber vermiş. Sonrasında ise buradasınız. Bir mucize eseri yaşamsal fonksiyonlarınız tamamiyle çökmemiş. Birazdan polis arkadaşlarda burada olacaklar bize neler olduğunu anlatır mısınız? - Tabi, olur. Biraz su verin lütfen. - Malesef, önümüzdeki birkaç gün daha su ve yiyecek tüketemeyeceksiniz. Polis beylerde geldi. - Ben Polis Memuru Lex size birkaç soru sormak zorundayım. Cevap verecek kadar iyi görünüyorsunuz. - Sağ bileğim çok ağrıyor doktor bey, lütfen kafamı oynatmama yardımcı olun ve sağ elimi görmeme izin verin. Bu cümleden sonra doktor ve polisler birbirlerine baktı ve yüzlerindeki korkuyu bütünüyle yansıttılar bana. Beni de aldı korku ve ne diyeceklerini, ne söyleyeceklerini korkuyla bekledim. - Bayım vücudunuz aşırı derece soğuğa maruz kaldı. Sağ kolunuzun üzerine yattığınız içinde kan dolaşımı en hafife indi ve kolunuzu kaybetmek zorunda kaldınız. Şu an ağrıyan sağ bileğiniz yok. Beyniniz size oyun oynuyor ve dilerseniz psikiyatri servisinden yardım alalım. - ... - Bayım iyi misiniz? - Bayım! Bayım! - Lütfen kafamı hareket etmeme yardımcı olun. - Hareket etmeseniz sizin için daha iyi Bayım. 8 gün sonra O gece ölmedim, ancak bir kolumu omuzdan ve diğerini dirsekten beş gün önce kaybettim. Psikiyatri servisi her şeyi kurcaladı durdu. Normal şartlar altında ölmem gereken bir soğuğa maruz kalmam ve iki uzvu kaybetmekle hayatta kalmam hepsini şaşırttı. Bulunduğum o gecenin aslında geçmişte bir tekrarının yaşandığı olası gözüyle bakılıyor. Bilinçaltındaki gizli duygular bir biri dökülüvermiş o gece... Bir sürü teknik terim ve anlamakta zorlandığım şeyler söylediler. Bana bir kere hayat veren hiç görmediğim annem, doktorların mucize dediği ikinci hayatı da yeniden vermiş oldu. Zihin karışıklığının sebebiyet verdiği halüsilasyon beyni iyice şaşırtmış ve annemin sarılışını gerçek algıladığı için kan dolaşımını hızlandırmış, bölgesel olarak yaşam fonksiyonlarını tamamiyle iflas ettirmemiştir. En çok üzüldüğüm de düşümde yüzünü çizdiğim ve şu an hayal meyal hatırladığım annemin yüzüne dokunduğum sol elimin olmayışı... Sağ bileğim mi? Hala ağırmakta.
··
47 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Pol Gara  Yeşim Firûzan okurunun profil resmi
Yüreğine sağlık, güzel olmuş, temiz bir dil ve net herşey, duygular bile...
Tayfun okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. İçerim yazmak istedi becerebildiysem ne mutlu.
Erhan okurunun profil resmi
Elinize sağlık, güzel bir öykü. Kesildiği halde ağrıyan el ile ilgili bir konuşma izlemiştim, güzel vermişsiniz. Yalnız sadece ana olaya yoğunlaştığınız için arka plan biraz havada kalmış gibi, Ukrayna niye, ne yapıyor bütün gün, Pavel vb. Teşekkürler katkınız için
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.