Halil Paşa Kut’u teslim alırken General Townshend’e iltifat ederek “Siz bizim -Plevne’deki- Osman Paşamız gibi vazifenizi yerine getirmişsiniz.” dese de Townshend’in tutumu, hiçbir suretle Osman Paşa’nm kuşatma sırasındaki direnişi ve yerli halka tavrına benzememektedir. Kutu1 Amâre savaşı ve zaferi sonunda, 29 Nisanda, zaten daha evvelden de fevkalade kırılmış olan Britanya kamuoyu, orduya cephe almış ve o zamanlar sık sık söylenen aur lions lead by donkey, yani aslanlarımız eşekler tarafından yönetiliyor, sloganı bu atmosferde ortaya çıkmıştır. Bu yenilgilerin orduya dair yarattığı intiba, Ingiliz tarihyazımında bugün bile temizlenmeye çalışılmaktadır.Kûtul Amâre zaferi; çok iyi yetişmiş ve teknik bilgi gücünü azami ölçüde hayata geçiren kurmay sınıfı ile bütün imkânsızlıklar içinde büyük bir inatla direnmesini, direnmenin de ötesinde hücum etmesini bilen küçük rütbeli zabitler ve bölgenin sıcağı ve coğrafyasına son derece yabancı olmalarına rağmen büyük bir özveri ile savaşan Anadolu kökenli askerlerce kazanılmıştır. Buna rağmen Kûtul Amâre zaferi, ne okul müfredatında ne de bilimsel araştırmalarda hak ettiği yeri bulmuştur. Bu zaferin mukayeseli bir şekilde incelenip değerlendirilmesine ancak son zamanlarda başlanılmıştır. Hâlbuki bu zafer, Birinci Cihan Harbi’ndeki en belirleyici unsurlardan biridir. Britanya imparatorluğunun savaşını, kendilerinin de belirttiği gibi, en azından iki yıl uzatmıştır. Bu yüzden de Ingiliz- 1er, Mondros’ta ve Sevr’de Türkler karşısında çok amansız bir tutum sergilemişlerdir. Buna rağmen Britanya kamuoyu ve ordusu, Türk aleyhtarlığı konusunda her zaman ihtiyatlı davranmış, eleştirilerini daha ziyade Lord George’a yönelmişlerdir.