Gönderi

Sevgi mantıksızdır. Sevgi akıldışıdır. Sevgi yaşamdır. Sevgi kendi içindeki bütün çelişkileri anlar. Sevgi kendisinin zıddını anlamaya bile muktedirdir: nefreti. Bunu gözlemlemedin mi? Sevdiğin insandan nefret etmeye devam edersin. Fakat sevgi daha büyüktür. O kadar büyüktür ki nefretin oyununu oynamasına bile imkân tanınabilir. Aslında gerçekten seviyorsan, nefret rahatsızlık vermez; tersine renk ve tat verir. Bütün olayı gökkuşağı gibi daha renkli hale getirir. Sevgi dolu bir yüreğin tersi nefret bile değildir: Nefret edebilir ve sevmeye devam edebilir. Sevgi o kadar büyüktür ki nefretin söz hakkının olmasına bile izin verilebilir. Sevgililer yakın düşmanlar olurlar, kavga eder dururlar. Aslında psikanalist, psikiyatr ve psikologlara sorarsan, bir çift kavga etmeyi bıraktığında, sevginin de bittiğini söylerler. Bir çift artık kavga etme zahmetine bile girmediğinde, birbirine kayıtsızlaştığında, o zaman sevgi bitmiştir. Karınla, kocanla, erkek veya kız arkadaşınla hâlâ kavga ediyorsan, bu sadece o sevginin içinde hâlâ yaşam olduğunu gösterir. Hâlâ canlı bir kablodur - hâlâ sıcak. Sevgi artık olmadığında ve her şey öldüğünde, o zaman kavga yoktur. Elbette! Ne için kavga? Anlamsız. İnsan bir nevi soğukluğa alışır; insan bir nevi kayıtsızlığa alışır. Sevgi vahşi yaşam gibidir, bu yüzden İsa Tanrı’nın sevgi olduğunu söylüyor. Neyi kastediyor? Seversen, Tanrı’nın özellikleri olan pek çok şeyi bileceğini kastediyor: Zıtlıkları algılar, Şeytan’ın bile söz hakkı vardır, karşıt olanla sorunu yoktur, düşman da dost ve özünde ilişkili ve bağlantılıdır, ölüm yaşama karşı değildir, ölüm yaşamın parçasıdır ve yaşam da ölümün parçasıdır
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.